Aşağıda imzası bulunan medya özgürlüğü, insan hakları ve gazetecilik meslek kuruluşları; AB seçimlerinin ardından Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nu, Türkiye ile ilişkilerinde gazetecilerin haklarını ve ifade özgürlüğünü koruma taahhüdünü güçlendirmeye çağırmaktadır.
AB-Türkiye ilişkileri, Türkiye’nin uzun süredir aday üye ülke statüsünde olması nedeniyle son yıllarda çıkmaza girmiştir. AB kurumlarının, Türkiye ile ilişkilerini canlandırması ve bu süreçte insan haklarının korunmasının merkezi bir rol oynaması gerekmektedir.
Son 20 yılda, Türkiye hükümeti ulusal medyanın %90’ından fazlasını ele geçirmiştir. Bu, ülkedeki kamu medyasını doğrudan kontrol etmenin yanı sıra hükümete yakın iş insanları aracılığıyla ana akım medyanın büyük bir bölümünü dolaylı olarak kontrol etmeyi de içermektedir. Bu durum, resmi ilan ve reklamların kötüye kullanılması yoluyla itaatkâr tipte bir habercilik ortaya çıkarmış, radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenleme ve denetlemeyle yükümlü RTÜK’ü araçsallaştırarak eleştirel haberleri rutin olarak hedef almıştır.
Ana akım medyanın ele geçirilmesi, bağımsız medyaya yönelik geniş çaplı bir baskı ile de desteklenmiştir. 2016’daki başarısız darbe girişiminden bu yana yüzlerce gazetecinin tutuklanması ve binlercesinin yargılanması buna dahildir. Hapisteki gazeteci sayısı önemli ölçüde azalmıştır, ancak yüzlerce gazeteci hâlâ yargılanmakta ve bu da gazeteciler arasında otosansürün artmasına yol açmaktadır. 2023 yılı boyunca, en az 207 gazeteci yargılanmış, en az 22’si hapse atılmış veya para cezasına çarptırılmıştır.
Gazeteciler hükümet yanlısı medya kuruluşlarının saldırıları, çevrimiçi troller ve karalama kampanyaları ile karşı karşıya kalmaktadır. Polis, toplumsal gösteriler sırasında gazetecileri sıklıkla göz altına almakta ve haber yapmalarını engellemektedir. AB Üye Devletler ve aday ülkeler düzeyinde medya özgürlüğü ihlallerini belgeleyen Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) veri tabanına göre Temmuz 2023’ten bu yana Türkiye’de gazetecilere yönelik en az 168 hak ihlâli kaydedilmiştir.
2022’de yürürlüğe giren Dezenformasyon Yasası, 2023 yılında en az 30 gazeteci hakkında soruşturma başlatılmasına yol açmış ve çevrimiçi platformları, hükümetin dezenformasyon ya da ulusal güvenliğe yönelik tehdit olarak gördüğü içerikleri sansürlemeye itmiştir. Google algoritmik yanlılık nedeniyle haber arayanların %80’inden fazlasını hükümet yanlısı medyaya yönlendirerek bağımsız medyanın son derece sınırlı bir çerçevede sıkışıp kalmasına sebep olmaktadır.
Gazetecilere yönelik bu düşmanca ekonomik ve hukuki ortam, gazeteciliği susturmakta ve halkın çeşitlilik içeren medya kaynaklarına erişimini engellemektedir.
Bununla birlikte, Türkiye’den AB Üye Devletlerine vize başvurusunda bulunan gazeteciler giderek daha kısıtlayıcı bir süreçle karşı karşıya kalmaktadır. Vizelerdeki gecikmeler ve bazı gazetecilerin başvurularının doğrudan reddedilmesi, Türkiye’deki gazetecilerin yurt dışındaki meslektaşlarıyla bağlantı kurma ve geliştirme imkânlarını baltalamaktadır.
Haziran 2024’te, görev süresi tamamlanan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi tarafından Brüksel’e davet edilen üst düzey bir heyet ziyareti sırasında deneyimli bir gazeteciye, Avrupa Komisyonu’ndan davet almış olmasına rağmen Belçika Büyükelçiliği tarafından vize verilmemiştir. Bu ve bunun gibi örnekler, Türkiye’den gazetecilerin haber yapmalarının önünde bir engel daha oluşturmaktadır. AB Üye Devletleri, Türkiye’deki gazetecilerin mesleki amaçlar için vize alma sürecini kolaylaştırmak için derhal harekete geçmelidir.
Avrupa hükümetlerini ve politika yapıcıları, yeni AB Dönem Başkanlığı süresince Türkiye ile yürütülecek ilişkilerin merkezine medya özgürlükleri ve temel hakların alınmasını sağlamaya çağırıyor ve;
- Gazetecilerin Schengen vizesi alma süreçlerini kolaylaştırmaları;
- Türkiye’deki medya kuruluşlarına mali hibeler dahil olmak üzere destek sağlamaları;
- Gazetecileri hedef alan saldırılara güçlü bir şekilde tepki vermeleri ve acil destek de dahil olmak üzere gazetecileri desteklemek için somut önlemler almaları;
- Türkiye makamları ile açık, kapsamlı ve tutarlı bir ilişki geliştirerek, Türkiye’nin ifade özgürlüğü konusunda uluslararası ve Avrupa düzeyindeki standartlara uymayan yasa ve politikalarını gözden geçirmesini kolaylaştıracak adımlar atmaları taleplerinde bulunuyoruz.
İmzalayanlar
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)
ARTICLE 19
Articolo 21
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF)
Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ)
Bağımsız Gazetecilik Platformu (P24)
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)
Danimarka PEN
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)
Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ)
Güney Doğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO)
IFEX
IPS İletişim Vakfı/bianet
İsveç PEN
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA)
Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa [OBCT]
PEN Norveç
Sansür Endeksi (Index on Censorship)
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)
Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi (TLSP)
Uluslararası PEN
Bu açıklama, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen ve AB Üye Devletleri ile aday ülkelerdeki basın ve medya özgürlüğü ihlâllerini belgeleyen Avrupa çapında bir mekanizma olan Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) kapsamında Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) tarafından hazırlanmıştır.