Medya özgürlüğü kuruluşları hükümeti, meclis gündeminde olan casusluk yasa tasarısını tamamen geri çekmeye çağırıyor. Önerilen tasarı mevcut haliyle kabul edilirse casusluk tanımını önemli ölçüde genişleterek, yabancı devletler veya kuruluşlarla uyumlu hareket eden veya onların yönlendirmesiyle ‘devletin siyasi çıkarlarına’ karşı suç işlediği düşünülen herkesi kapsayacak. Herhangi bir suçtan mahkum olan kişi, bu yasayla birlikte yedi yıla kadar ek ceza alabilecek.

Yasa tasarısı, sivil toplum kuruluşlarının yabancı finansmanının şeffaflığını artırmaya yönelik bir çaba olarak yansıtıldı ve sıklıkla Gürcistan’da birkaç ay önce kabul edilen ‘yabancı ajan’ yasasıyla karşılaştırıldı. Ancak bu karşılaştırmalar, Türkiye’de önerilen mevzuatın ciddiyetini yansıtmakta başarısız ve yanıltıcı olmuştur. Gürcistan’daki yasa, sivil toplum kuruluşlarına finansman şeffaflığı konusunda idari yükler ve kısıtlamalar getirirken hükümeti eleştirenleri sindirmek için keyfi olarak uygulanabilecek kurallar da içeriyor. Bu yasayla uyumsuzluk durumunda en ağır ceza ise kuruluşun kapatılması olarak uygulanıyor.

Türkiye’nin ‘etki ajanlığı’ tasarısı ise ülkenin casusluk yasasını değiştirerek yabancı çıkarlar doğrultusunda hareket ettiği düşünülen bireylerin yargı süreçlerinde fiilen casus muamelesi görmesine ve ardından hapis cezasına çarptırılmasına olanak tanıyor. Yasa, ülkedeki herkese uygulanabilir bir nitelik taşıyor.

14 Kasım’da hükümet, ‘etki ajanlığı’ olarak bilinen casusluk maddesini mecliste oylanacak teklif metninden çekti ve muhalefeti bu metinde uzlaşmak üzere işbirliğine davet etti.

Bu yıl düzenlenen basın özgürlüğü misyonuna katılan medya özgürlüğü kuruluşları, bu tasarıda kabul edilebilir tek uzlaşmanın “yabancı devletler veya kuruluşlar” ile uyumlu veya onların yönlendirmesiyle hareket etmeye yapılan tüm atıfların “yabancı bir istihbarat ajansı adına hareket etmek” ile değiştirilmesi olabileceğine dikkat çekiyor. Tasarı bununla sınırlı kalmazsa, hükümeti eleştiren herkesin keyfi olarak hedef alınması için kullanılması olasılığı doğacaktır.

2024 Türkiye’de basın özgürlüğü uluslararası misyonu 13-15 Kasım tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşti. Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) öncülük ettiği misyona Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ve Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) katıldı. Heyet; Anayasa Mahkemesi, yayın düzenleyicisi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), muhalefet partileri, gazeteciler ve diplomatik temsilcilerle görüştü. Hükümet yetkilileriyle görüşme talepleri ise ya reddedildi ya da görmezden gelindi.

Ziyaretler sırasında şu acil konular da ele alındı: Eleştirel gazetecilere yönelik devam eden yargı baskısı ve Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğünü koruma konusundaki rolü; yayın düzenleyicisi RTÜK’ün Açık Radyo’nun karasal yayın lisansına son vermesi, eleştirel yayıncılara para cezası verme eğilimi ve çevrimiçi gazeteciliğin dijital sansürü.

Misyon, önümüzdeki günlerde tüm bu konuları detaylandıran bir rapor yayımlayacak.

İmzalayanlar

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF)
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)

Medya talepleriniz için:

Oliver Money-Kyrle, IPI Avrupa Savunuculuk ve Programlar Direktörü, [email protected]
Özgür Öğret, CPJ Türkiye Temsilcisi, [email protected]
Gürkan Özturan, ECPMF Medya Özgürlüğü İzleme Sorumlusu, [email protected]
Erol Önderoğlu, RSF Türkiye Temsilcisi, [email protected] 

 


Bu açıklama, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen ve AB Üye Devletleri ile aday ülkelerdeki basın ve medya özgürlüğü ihlâllerini belgeleyen Avrupa çapında bir mekanizma olan Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) kapsamında Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) tarafından hazırlanmıştır.

Share