Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) temsilcisi,  12 Ekim 2021’de IPI Türkiye dava izleme programı kapsamında Kürt gazeteci Ruşen Takva’nın Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davasını takip etti. Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği’nden bir temsilcinin de katıldığı IPI heyeti, duruşmaları izlemek ve Kürt gazetecilerin bölgeden haber yaparken karşılaştıkları zorluklar hakkında daha fazla bilgi edinmek için yerel gazetecilerle görüşmek üzere Van’a gitti.

“Yasadışı yürüyüşe liderlik etmekten”  18 yıla kadar hapis

Duruşmayı İngiltere Büyükelçiliği temsilcisiyle birlikte izleyen IPI Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş, duruşma öncesi Takva ile görüşerek soruşturma ve dava sürecindeki usulsüzlükleri sordu.

Kapatılan IMC TV eski muhabiri ve şu an çeşitli medya kuruluşlarında freelance olarak çalışan Takva hakkında, Ocak 2021’de Demokratik Birlik Partisi (DBP) , Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve yerel STK’lar tarafından  8 Ocak’ta Van’da düzenlenen gösteriyi takip etmesi üzerine soruşturma açıldı. 2016’daki darbe girişiminin ardından Van’da getirilen gösteri ve protesto yasağı nedeniyle grubun izin talebi valilik tarafından reddedildi. Gösteri yasağı, 2016’dan bu yana valilik tarafından 100’den fazla kez uzatıldı ve toplamda  1.700 günü aştı.

Siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, yasağa rağmen gösteriyi düzenleme kararı aldı. Takva’nın bildirdiğine göre, o gün aralarında İhlas Haber Ajansı, Mezopotamya Haber Ajansı ve hükümete yakınlığı ile bilinen Demirören Haber Ajansı’ndan muhabirlerin de bulunduğu çok sayıda gazeteci gösteriyi takip etti. Ayrıca Takva, Van yakınlarındaki Afgan mültecilerin sınır geçişleriyle ilgili düzenli olarak haber yapması nedeniyle de özel bir polis incelemesi altında olduğunu vurguladı. Takva, sınır geçişlerini video ve görüntülerle ilk haber yapanın kendisi olduğunu söyledi.

Takva, mahkemeye sunulan fotoğraf ve video görüntülerinde, gösteriyi takip ederken elinde bir kamera olduğunun açıkça gözükmesine rağmen “terör örgütü adına yasa dışı yürüyüşe liderlik etmek ve yönetmek”  ile suçlandı. İlk duruşma 10 Haziran’da yapıldı ve bundan önce Takva ve avukatları, davanın iddia edilen suç için hiçbir yasal dayanağı veya delili olmadığı için beraat beklediklerini söylediler.

12 Ekim’deki duruşma saat 9:05 olarak planlandı ancak bir saatten fazla bir gecikmeyle başladı. Savcı, iddia edilen suç için yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle Takva’nın beraatini talep eden mütalaasını okudu. Takva’nın avukatları da suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatini talep etti. Mahkeme, kısa bir aradan sonra Takva’nın beraatine karar verdi.

Yerel gazeteciler uluslararası destek, kaynak ve materyallerden yoksun  

Sabah saatlerinde yapılan duruşmanın ardından IPI heyeti, aralarında Adnan Bilen, Dindar Karataş ve Sıddık Güler’in de bulunduğu çok sayıda yerel gazeteciyle Van’da bir araya geldi. Mezopotamya Haber Ajansı (MA) muhabiri Bilen, MA ve Jinnews’den diğer dört muhabirle birlikte, bir Türk askeri helikopterinden düşürüldüğü iddia edilen iki Kürt erkek hakkında yaptığı  haber  sebebi ile yargılanıyor. Bilen ve diğer üç sanık, 5 Ekim 2020’de polis tarafından evlerine baskın düzenlendikten sonra gözaltına alınmış, davanın 2 Nisan 2021’deki ilk duruşmasında da serbest bırakılmıştı. “Terör örgütü üyeliği” suçlaması hakkında karar beklenilen davanın 21 Ekim’de görülen son ve dördüncü duruşmasında, mahkeme bir sonraki duruşmayı  6 Ocak 2022’ye erteledi.

Bilen, toplantıda, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından vatandaşlara kötü muamele ve işkence yapıldığına dair bir takım iddiaların ardından 2019 yılından bu yana bir muhabir olarak röportaj yapmak için Doğu illerine gittiğini açıkladı. Yerel polis tarafından “bölgeden gelen işkence haberlerini” bildirdiği için hedef alındığını söyledi.  Bilen, Van’ın Türkiye’de kovuşturmaya uğrayan gazetecilerin sayısının nüfusa oranla en yüksek il olduğunu da vurguladı. Ayrıca, çalışma arkadaşlarıyla birlikte baskın sırasında el konulan kamera, bilgisayar ve diğer malzemelerini geri alamadıklarını, bunun da işlerini zorlaştırdığını ve ekonomik açıdan zor durumda bırakıldıklarını söyledi.

Serbest gazeteciler Güler ve Karataş da yasal yollarla tacize uğramalarının yanı sıra zaman zaman polisin fiziksel gözetimi ile de hedef alındıklarını söyledi.  26 Kasım 2020 – 9 Şubat 2021 tarihleri ​​arasında tutuklu bulunan Karataş, Erzurum ve Ağrı illerinde çıkan silahlı çatışmalarla ilgili haber kaynakları ile yaptığı telefon görüşmeleri ve siyasetçilerle yaptığı röportajlar nedeniyle yargılanıyor. Güler, 2019 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarından biri ile ilgili cinsel taciz iddiası hakkında haber yaptığı için kendisine bir haftada üç dava açıldığını söyledi.

Gazeteciler, fiziki gözetim ve sürekli yargılamaların kendilerini hem psikolojik hem de ekonomik olarak yıprattığını ifade ederken, birçok meslektaşlarının da baskılar sebebi ile gazeteciliği bıraktığını söyledi.

Gazetecilerin tamamı, özellikle Türkiye’nin doğusundaki Kürt gazeteciler ve muhabirler için uluslararası ve yerel desteğin ve dayanışmanın önemini vurguladılar. En büyük eksikliklerinin gazetecilik projeleri aracılığıyla maddi destek olduğunu söylediler. Ayrıca Van’da herhangi bir uluslararası örgüt veya uluslararası bir grubun temsilciliğinin bulunmadığını da eklediler. Son olarak, böyle bir temsile sahip olmanın, bölgedeki ihlalleri bildirme konusundaki etkisini ve güvenilirliğini artıracağını vurguladılar.