Okucuya not: 1HaberVar platformu, bu makale yazılmaya başlantıktan sonra maddi sebepler ile kapanmıştır. Ancak, biz bu makaleyi Türkiye’deki gazeteciler tarafından bağımsız gazeteciliğin sürdürülmesi için verilen çabaları gösterebilmek adına yine de yayınlama kararı aldık.
Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak tarafından hazırlanan, “Türkiye’de Can Çekişen İfade Özgürlüğü” raporuna göre, darbe girişimi sonrası ilan edilen ve iki yıl süren Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde haber ajanslarını, gazete, dergi, radyo, televizyon, yayınevi ve dağıtım kuruluşlarını kapsayacak şekilde toplam 200 medya ve yayın organı kapatıldı.
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatılan kurumlar arasında yer alan Özgür Gün TV, Azadi TV, Jiyan TV ve Van TV ile Gün Radyo, Radyo Dünya, Radyo Karacadağ, Rengin Radyo, Ses Radyo, Özgür Güneş ve Özgür Radyo çalışanları, yaklaşık iki senedir “1 Haber Var” adını verdikleri haber platformundan kamuoyuna ulaşmaya çalışıyor.
Fuat Yaşar, merkezi Diyarbakır’da bulunan, Kürtçe ve Türkçe yayın yapan haber platformunda çalışan muhabirlerden biri… 27 yaşındaki Yaşar, gazeteciliğe İMC TV’de başlamış. Sonrasında mesleğe Van TV’de devam etmiş. Çalıştığı iki kurumun da KHK ile kapatıldığını dile getirerek, “Gazeteciliği öğrendiğim ve gazeteciliğe devam ettiğim iki yer de kapandı ama bu durum bana adresimin doğru olduğunu gösterdi” diyor.
“Elimizdeki telefonu televizyona çevirdik”
Yaşar, İMC TV ve Van TV’nin hükümet çizgisinde yayın yapmamaları nedeniyle kapatıldığını düşünüyor. Kapatılan basın kuruşlarının her türlü malzemesine el koyulması, zaten zor olan şartları onlar için daha da zorlaştırmış. İnternet üzerinden yayın yapan ve daha çok Scope uygulamasını kullanarak canlı yayına geçen “1 Haber Var Platformu”nun kuruluşunda yer alan isimlerden biri olan Fuat Yaşar, kısıtlı imkanlarla gazetecilik yapmaya çalıştıklarını anlatıyor:
“Bütün araç gerecimize el kondu ama telefonları unuttular! Biz de elimizdeki telefonu televizyona çevirdik. Akıllı telefon şimdi mesleğimi yapmamı sağlayan bir araç. Benim için, mesela, mikrofon çok önemliydi. Şimdi telefon onun yerine geçti.”
Platform isminin başlı başına mesaj içerdiğini dile getiren Yaşar, kurumlar kapatılsa da gazetecinin olduğu yerde her zaman bir haber olduğunu söylüyor. İmkanlar kısıtlı olsa da bir haberin bazen çok şey değiştirebileceğine inandıklarını anlatıyor. Türkiye’de muhalif gazeteci olmanın zorluklarına da değinerek, “Hem muhalif hem Kürt gazeteciyseniz iki katına çıkıyor sorunlar” diyor.
“Bir tweet de olsa kamuoyuna ulaşalım”
“1 Haber Var Platformu” editörlerinden İbrahim Aslan, önceden kapatılan Jiyan TV’nin yayın koordinatörü olarak çalışıyormuş.15 yıllık gazeteci olan Aslan, 2016 yılının Kasım ayından beri yayın yapan platformun bir araya geliş sürecini şu şekilde anlatıyor:
“Çoğu gazeteci birbirimizi geçmişten tanıyorduk. Kapatılan kurumlar muhalif basın kanallarıydı. Şu anda devamlı çalışan altı gazeteci var. Bir de gönüllülerimiz var. Şu anda yaklaşık 15 gazeteci emek veriyoruz.”
Siteye erişim engeli getirildi
Platform çalışanları, maddi zorlukların yanında bir de hukuki engellemelerle de uğraşmak durumunda kalıyor. Erişim engeli getirilen “1 Haber Var Platformu”na giriş bir süredir VPN ile sağlanabiliyor. 2018 yılı içerisinde iki kez idari tedbir kararı ile kapatılan haber sitesi, Facebook, Twitter gibi sosyal medya mecralarından da yayına devam ediyor. Sosyal medya platformlarının dahi sansürlendiği oluyormuş. İbrahim Aslan, erişim engelinden önce günde ortalama en az 300 bin kişiye ulaştıklarını, bu sayının erişim engellemelerinden sonra 100 bin civarına düştüğünü anlatıyor. İbrahim Aslan, “Bir haber, bir tweet de olsa kamuoyuna ulaşalım fikriyle hareket ediyoruz” diyor.
“Örgüt propagandası” iddiasıyla soruşturma
Diğer yandan, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “örgüt propagandası” iddiasıyla haber platformu hakkında yakın zamanda soruşturma başlatmış. Bu soruşturmanın yanı sıra, iki sunucu ve bir muhabire yönelik yine “örgüt propagandası” iddiasıyla devam eden üç soruşturma daha varmış.
Hukuki zorluklara mesleki olanların eklenmesi ise kaçınılmaz… “Sarı basın kartın yoksa gazeteci değilsin’ yaklaşımını biz de yaşıyoruz” diyen Aslan, kısıtlı koşullar nedeniyle muhabirlerinin sahada her zaman çalışamadıklarını söylüyor.
İbrahim Aslan, temel kaygılarının alternatif bir medya oluşturmak olduğunu söylüyor. “Engellemeler, soruşturmalar var. KHK ile kapatılmamız susturulmak istenmemizdi. Türkiye’de ‘gazetecilik sorunu’ var artık. Gazetecilik yapmak, varlık yokluk meselesine dönüştürülmüş durumda” diye konuşuyor.
“100 kişiye de ulaşsa muhalif basının çok fazla önemi var”
Gazeteciler olarak tarihe not düştüklerini belirten İbrahim Aslan, zorlu koşullara rağmen gazetecilik yapmaya devam edeceklerini vurguluyor. Şu dönemde, Türkiye’de gazetecilik yapmaya çalışanların gelecek nesillere karşı bir sorumlululuğu olduğu kanaatinde… Esas motivasyonlarının da zaten, bunun olduğunu, doğruları kamuoyuna aktarabilme refleksiyle davrandıklarını aktarıyor:
“Biz bu mesleği hakikaten yapmak istiyoruz. Tek tip basın yaratmaya çalışıyorlar. Gazetecilik kamuya karşı sorumluluktur, iktidarı sorgulamaktır. En azından gazetecilik ahlakını koruyabilmek temel derdimiz… 100 kişiye de ulaşsa muhalif basının çok fazla önemi var.”
Platformun tek kadın gazetecisi
Gülistan Korban, haber platformunda çalışan tek gazeteci kadın… Kapatılmadan önce Azadi TV’de çalışıyormuş. Şu anda platformda Kürtçe haber editörü olarak görev yapıyor. Aynı zamanda Kürtçe sunduğu bir programı var. Azadi TV kapatıldığı zaman 30’a yakın meslektaşının işsiz kaldığını, hâlâ da çoğunun işsiz olduğunu aktarıyor:
“Sıkıntılı bir süreç geçirdik. İlk anda neye uğradığımızı şaşırdık. Halkın haber alma özgürlüğü elinden alındı. Biz de ne yapabileceğimizi düşündük ve ‘Birlikten güç doğar’ fikriyle yola çıktık.”
Dayanışmanın önemine dikkati çeken Korban, zor da olsa mesleklerini yapmayı sürdürdüklerini dile getiriyor. Bunca baskıya rağmen ayakta kalmaya çalışan platformun kurulmasından sonra hem haber yapabileceği bir mecrada yer almak hem de dayanışma içinde olmak Korban’a kendini çok iyi hissettirmiş. Ancak bu durum, zorlukları ortadan kaldırmaya yetmiyor. En çok canını sıkan konu, sansür meselesi:
“Mesela haber sunuyorum, bir cümle aktaracağım. ‘Kürdistan’ derken üç defa düşünüyorsunuz. Dersem soruşturma açılır mı? Hep böyle bir fikriniz oluyor. Bu hem zorlaştırıcı bir durum hem de düşüncenizi ifade edemiyorsunuz. Ya da konuk alırken, ‘Acaba ne söylerse sıkıntı olur’ diye düşünüyorum. ‘Şunları söyleme’ diye uyarmak zorunda kalıyorum. Böyle olmaması gerekiyor ama ne yazık ki oluyor.”