Dünya İnsan Hakları Günü, 10 Aralık’ta küresel olarak kutlanırken, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye’de basın özgürlüğünü korumak ve gazetecilerin özgür haber yapmalarının sağlanması için Türkiye’ye ve uluslararası yetkililere global çağrıda bulunduğu bir kampanya başlattı. Bu hafta Türkiye’de ve Avrupa’da belirli gazetelerde yayınlanan ilanlarla basın özgürlüğünün bir temel hak olarak öneminin altı çiziliyor.
IPI, #DünyaİnsanHaklarıGünü‘nde, #Türkiye‘de basın özgürlüğüne dikkat çekmek için kampanya başlattı.
Özgürce haber alma ve bilgi edinme hakkı, demokratik bir toplumun belkemiğidir. 70 yıldır bu hakkı savunuyoruz.#ÖzgürYazın #ÖzgürEleştirin #ÖzgürBasın https://t.co/xyeb1yHCno pic.twitter.com/X7b3lXeA90
— IPI-The Global Network for Independent Journalism (@globalfreemedia) December 10, 2020
Kampanya, Avrupa Birliği Konseyi’nin AB-Türkiye ilişkilerinin gündeme alınacağı ve 10-11 Aralık’ta gerçekleşecek toplantılarla da aynı zamana denk geliyor.
Avrupa Birliği’nin ana karar-alma mekanizması olan AB Konseyi, Ekim ayında Türkiye’yle ekonomik ve politik ilişkilerin geliştirilmesi için bir fırsat sunarak, Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmalarında uzlaşma sağlanması karşılığında gümrük birliğinde modernleşme, ticaretin kolaylaştırılması, üst seviye diplomatic diyaloğun sürdürülmesi gibi konularda ilerleme vaat etmişti.
Bu fırsat ise, Türkiye’nin temel insan haklarını korumadaki başarısızlığına ve ülkedeki eleştirel sesleri susturmak için sistematik olarak kullanılan terörle mücadele kanununun istismarına değinilmeden verildi. AB’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun 6 Ekim’de yayımlanan Türkiye ilerleme raporu ise insan haklarının istismarı üzerine detaylı bir belge sunarken, ifade özgürlüğünde ise “ciddi bir gerilemeden” bahsetti.
IPI, Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlalleri üzerine detaylı çalışmalar yürütüyor. Özelikle 2016’daki darbe girişiminden bu yana eleştirel seslere karşı şiddetli bir tepkinin feci sonuçlarını belgeliyor. Ekim ayında IPI önclüğünde yapılan uluslararası basın özgürlüğü misyonunun yayımlanan raporunda da temel sorunlar sıralandı.
IPI verilerine göre, bu gerilemenin kanıtı son figürler şöyle:
79 – Hapisteki gazeteci sayısı
65 – 2016’da terör suçlamalarıyla ceza verilen gazeteci sayısı
120 – 2020’de görülen bireysel gazeteci davası
170 – 2016’dan bu yana zorla kapatılan medya kuruluşları
1252 – 2016’dan bu yana gazetecilere verilen toplam hapis cezası (yıl)
316 – 2020’nin ilk 5 ayında gazetelere verilen toplan kamu ilan kesme cezaları (gün)
Bilinmiyor – Hükümetin son sürat devam eden baskıları ve sansür ortamında okuyucuya ulaşamayan haberler ve özellikle azınlık ve diğer savunmasız grupları etkileyen geniş insan hakları ihlallerini ele alan makalelerin sayısı
Geçtiğimiz bi sene içinde hükümet, yayın ve basım alanında medyayı denetleyici kurumları kullanarak eleştirel medya üzerindeki baskını artırdı. Bu süreçte, hükümetin rahatsız olduğu konularda haber yapan veya kamu yararına yayın yaparak farkındalık yaratan gazeteciler, para cezaları ve cezai kovuşturmaların hedefi olmaya devam etti.
Yine Ekim ayında, sosyal medya üzerine yeni bir düzenleme getirilerek, dijital mecralardaki sansürü artıracak ve sosyal medya platformlarını Türkiye’nin sansür mekanizmasının birer aracı olmaya zorlayacak bir yasa teklifini meclisten geçirdi.
Güncel durumun kapsamlı değerlendirmesini ise Ekim ayında düzenlenen misyonu takiben yayınlanan “Türkiyeli Gazeteciler Baskıların Kıskacında” adlı raporda bulabilirsiniz.
IPI’ın #FreeTurkeyJournalists kampanyası, Türkiye’deki gazeteci haklarının ihlalleri konusunda son derece kapsamlı bir dökümantasyon sunarak aşağıdaki konularda çeşitli platformlarda savunuculuk faaliyetleri gösteriyor:
- Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması
- Terörle mücadele kanunu kapsamındaki ve diğer asılsız suçlamalarla gazeteci yargılamalarının sona ermesi
- Yargı sisteminde reformlarla siyasi etkilerden bağımsızlığının sağlanması
- Online içeriklere uygulanan sansürlerin sonlandırılması
- Medyayı denetleyici kurumların bağımsız medya üzerindeki baskılarının sonlanması
Dünya İnsan Hakları Günü’nde gerçekleştireceği toplantıda AB Konseyi, Türkiye ile ilişkilerinde görülecek tüm gelişmelerin, ifade özgürlüğünde ve daha geniş bir kapsamla insan haklarında somut ilerlemenin kaydedilmesine bağlı tutulması için koşullandırmalıdır.
Bu kampanya Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.