Basın özgürlüğünü savunmayı hedefleyen editör, gazeteci ve medya yöneticilerinin oluşturduğu global bir örgüt olan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Avrupa Konseyi’nin Avrupa Birliği (AB) Delegasyonu tarafından yayınlanan bildiriyi memnuniyetle karşılıyor. Bildiride Türkiye’de basın özgürlüğü ve hukuk üstünlüğü hakkında büyük endişe duyulduğu dile getiriliyor.

Avrupa Konseyi AB Temsilciliklerinin de katılımıyla hazırlanan bildiri, kısa süre önce Cumhuriyet gazetesi gazetecileri ve çalışanlarına verilen hapis cezalarının onanmasına dikkat çekti: “Bu karar, her demokratik toplumun bel kemiğini oluşturan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nce de koruma altına alınan basın ve ifade özgürlüğü ilkelerine karşı gelmektedir.”

IPI çalışmalarına göre; Türkiye bu prensipleri gazetecilerin keyfi tutuklanmaları ve adil yargılanma haklarının ihlalleriyle düzenli olarak yok sayıyor. 150’ye yakın gazeteci bugün cezaevinde tutulurken, daha fazlası da cezai soruşturmalarla karşılaşıyorlar. Gazeteciler, çoğunlukla terör ve hakaret gibi suçlamalarıyla açılan ancak somut delil sunulmadığı davalarda hedef haline getiriliyor.
IPI’ın #FreeTurkeyJournalists kampanyası gazetecilerin serbest bırakılması, asılsız veya siyasi nedenlerle açılan davaların düşürülmesini, ve hukuk üstünlüğünün ve sanık haklarının korunmasını hedefliyor.

IPI Türkiye Savunu Koordinatörü Caroline Stockford:

“Üye devletlerce de desteklenen AB Delegasyonunun bu açıklaması, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün kaybolması ve basın ve ifade özgürlüklerinin devamlı sekteye uğramasının altını çizmek için doğru bir adım. Türkiye, meslekleri nedeniyle tutuklanan gazetecileri serbest bırakılmasıyla başlayarak bu durumu düzeltmek için gerekli adımları atmalı.”

Şubat ayının başlarında 50’ye yakın Avrupa Parlamentosu Üyesi, IPI öncülüğünde hazırlanan ve Türkiye’yi tutuklu gazetecileri serbest bırakmaya çağıran ve iç hukukta çözüm yolu kalmadığının altını çizen önergeyi imzaladı.

AB açıklamasının tam metnini aşağıda bulabilirsiniz. Online versiyonuna da buradan ulaşabilirsiniz.


Türkiye’de insan hakları üzerine yerel AB bildirisi

1. Avrupa Konseyi Avrupa Birliği Delegasyonu, Avrupa Konseyi AB Elçiliklerinin de katılımıyla aşağıdaki bildiriyi yayınlamıştır.

2. Osman Kavala ve 15 diğer sanık için 20 Şubat’ta hazırlanan iddianame, Türk yargısının uluslararası ve Avrupa standartlarına bağlılığı hakkında soru işaretleri yaratmıştır. Bu durum ayrıca Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic tarafından aynı gün yayınlanan bir bildiriyle de gündeme getirilmiştir.

3. 2013 Gezi Parkı protestolarını arka plan olarak kullanarak sivil toplum temsilcilerine karşı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası arayışı bir korku iklimi yaratmış, barışçıl toplantıların cesaretini kırmıştır. Sistematik gecikmeler, yetersiz delillerle tutuklamalar, toplantı hakkı ve ifade özgürlüğü gibi temel haklarını kullanan kişilere karşı açılan davalar, Türkiye’de yargı sürecinin adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesi ilkesine bağlılığı hakkında ciddi şüpheler doğurmuştur.

4. Dahası, 18 Şubat’ta verilen Cumhuriyet gazetesi gazetecilerinin cezalarının onanma kararı her demokratik toplumun bel kemiğini oluşturan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nce de koruma altına alınan basın ve ifade özgürlüğü ilkelerine karşı gelmektedir.

5. Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olan Türkiye, masumiyet karinesi ilkesine ve tutuklu yargılanma prosedürüne usulen bağlı kalınacağına dair yükümlülük altındadır. Çoğunlukla iddianame olmaksızın, kişisel ve mesleki hakları kapsamında olan ifade özgürlüğünü kullandıkları için gazeteci, milletvekili, insan hakları savunucusu ve akademisyenlerin tutuklanmaları Türkiye’nin bağlı olduğu hukuki standardartlarla çatışmaktadır. Bu nedenle, AB Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili kanunlarıyla uyum içinde hareket etmeye çağırmaktadır.

Bu bildiriyi imzalayan devletler:
Arnavutluk, Andorra, Bosna-Hersek, Ermenistan, İzlanda, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Lihtenştayn, San Marino, Sırbistan ve Norveç.