Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Türkiye merkezli Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ile birlikte yürütülen dava gözlem projesinin yıl sonu raporunun bulgularını 10 Temmuz Cuma günü internet üzerinden yapılan panelde konuşmacılarla değerlendirdi. Moderatörlüğünü Soner Şimşek’in yaptığı panel, IPI Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş, MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, serbest gazeteci Elif Akgül, Artı TV Ankara temsilcisi Sibel Hürtaş ve MLSA Proje Koordinatörü Ece Koçak’ın katılımıyla gerçekleşti.
Panel, Koçak ve Akyavaş’ın Şubat 2019-Mart 2020 tarih aralığında 15 ilde takip edilen toplam 169 ifade özgürlüğü davasına ait 319 duruşmanın verilerini kapsayan raporun öne çıkan bulgularını aktarması ile başladı.
PANELİ İZLEYİN
RAPORU OKUYUN
Akyavaş, bu kadar sistematik ve düzenli dava takibinin önceden yapılmadığını ve bu nedenle raporun çok kıymetli olduğunu belirtti. Akyavaş ayrıca verilerde ifade özgürlüğü bakımından geçmiş senelere göre bazı konularda ilerleme gözlenmiş olsa da en çarpıcı noktalardan birinin gazeteci yargılamalarında en çok gerekçe gösterilen konunun terörle ilişkilendirilme olması olduğunu ekledi.
Bu süreçte 169 davanın 98’inde (yaklaşık yüzde 60) sanıklara terörle ilgili suçlamalar yöneltilirken ve ceza alan 89 gazeteciden 69’u (yüzde 78’inde) Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde yargılandı. Raporda dikkat çeken bir diğer husus ise bu terör suçlamalarına %76 oranında kanıt olarak gazetecilik faaliyetlerinin gösterilmiş olması.
Yargılanan gazetecilerden ve aynı zamanda panelin konuşmacılarından biri olan Artı TV Ankara temsilcisi Hürtaş bu verilerin gazetecilik mesleğinin kriminalize edildiğinin göstergesi olduğunu belirtti.
Süreç içinde dava gözlemcilerinin paylaştıkları verilere göre hakimlerin sanıklara olan tutumlarında gözle görülür bir iyileşme olduğu belirtildi. Akyavaş bu olumlu gelişmede, uluslararası ve yerel gözlemcilerin ısrarla dava gözlemlemeleri ve takibinin son derece önemi olduğuna dikkat çekti.
MLSA Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, tutukluluk sayısında önceki yıllara göre azalma görülmüş olmasının Türkiye’deki tutuklu gazeteciler sorununun düzeldiği anlamına gelmediğini, 2015’ten bu yana aslında tablonun aynı olduğunu söyledi. İktidara karşı yapılan her haber, her rapor, her sosyal medya paylaşımının terörle ilişkilendirildiğini ekledi. Ok, Terörle Mücadele Kanunu’nda bir terör tanımının olmamasının keyfi yargılamalara yol açtığını ve herkesin terörist olarak gösterilebileceği bir yargı sistemiyle karşı karşıya olunduğunu belirtti.