Read in English.
Zur deutschen Version

Kürt gazeteci Nedim Türfent son iki yılını cezaevinde tek kişilik bir hücrede geçirdi. Suçu ise ‘gazetecilik’. Evrensel gazetesi editörü Meltem Akyol, Uluslararası Basın Enstitüsü için yazdı. 


Gazeteci Nedim Türfent, neredeyse 2 yıldır Van T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik hücrede özgürlüğünden mahrum… 8 yıl 9 ay hapis cezasına çaptırıldı Türfent ve hala tek kişilik hücrede tercrit altında. Baskılar sonucu avluyu 3 kişi ile birlikte paylaşıyor. O tecritte, çünkü cezaevi müdürüne göre Nedim gazeteci ve “normal odalara çıkarılırsa her gün bir haber yapar.”

En çok çocuklara sarılmayı özlemiş Nedim, bir de kalabalıklara karışmayı. Baskının arttığı karanlık dönemlerde ilk gerçeklerin ve onları yazan gazetecilerin hedef olduğunun altını çiziyor Nedim.

“Sınır hattı gazetecisizlikten kavruluyordu, yani ücra kentler, kasabalar, köyler…” diyor Nedim ve ekliyor “Adı sanı duyulmamışların seslerini görünür kılmak için can atıyordum. İşte bu yüzden hayatımın en doğru tercihini yaptım, gazeteci oldum.”

Gerçekleri yazmaktan da mesleğini yapmaktan da geri durmayacağını söyleyen Nedim Türfent’in hepinize selamları var. Diyor ki, “Beraber çıkacağız bu karanlık günlerden”.

‘TÜRK’ÜN GÜCÜNÜ GÖRECEKSİNİZ…’

Yıl 2016. Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde sokağa çıkma yasağı var. Bir inşaat şantiyesinde çekilen görüntüler Türkiye’nin gündemine en doğru ifadeyle bomba gibi düştü.

Videoda Özel Harekat Timi genciyle yaşlısıyla 50’den fazla işçiyi ters kelepçeleyip yere yatırmış, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü göreceksiniz… Hepinizi tanıyorum ben… Kim ihanet ediyor, karşılığını görecek… Ne yaptı lan size bu devlet… Türk’ün gücünü göreceksiniz…” diyordu.

Haberi duyuran Gazeteci Nedim Türfent’ti. Nedim Türfent, 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda çalışıyordu. “Türk’ün gücünü göreceksiniz” başlığıyla yayımlanan haberden hemen sonra “JİTEM” adlı sosyal medya hesaplarından ölüm tehditleri alan Türfent, çok geçmeden, 12 Mayıs 2016 tarihinde Van girişinde gözaltına alındı.

Gözaltına alındıktan sonra Türfent’ten bir süre haber alınamadı. Gazeteciler ‘kaybedilmesin’den korkup sosyal medya kampanyası başlattı, milletvekilleri devreye girdi,  ve nihayet Türfent’in Yüksekova’ya götürüldüğü açıklandı. Gözaltına alınmasından bir gün sonra,13 Mayıs 2016’da “Örgüte üye olmak” iddiasıyla tutuklandı

TANIKLAR İŞKENCE DEDİ, MAHKEME 8 YIL 9 AY VERDİ

Türfent’in yargılanma süreci de tutukluluk sürecinde olduğu gibi skandallarla doluydu. Türfent hakkındaki iddianame tutukluluğunun 13. ayında hazırladı. İddianameyi hazırlayan savcı Türfent’in yaptığı haberleri ve haber için yaptığı görüşmeleri suç saydı, 22,5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep  etti. Savcının iddialarının delilleri ise Türfent’in haberleri ile tanıklardı. Dosyada 4 gizli tanık vardı, 2’sine ulaşılamadı. 22 tane de açık tanık vardı, bunlardan da ikisine ulaşılamadı. İlk duruşması 14 Haziran 2017’de görülen Türfent’in devam eden sonraki 5 duruşmasında dinlenen 20 açık tanıktan 19’u ifadelerini işkence altında verdiğini söyledi. Tanıklardan bazıları ölümle, bazıları ise tecavüzle tehdit edildiklerini söyleyerek Nedim Türfent’ten de özür diledi. Duruşmalar boyunca Türfent hakkındaki tüm iddialar avukatlar ve Türfent’in savunmalarıyla çürütüldü. 15 Aralık 2017’de görülen beşinci duruşmada ise kararını açıklayan mahkeme heyeti duruşmalar boyunca ifadelerini işkence ile verdiklerini söyleyen tanıkları da yapılan savunmaları da görmezden geldi. Nedim Türfent’e ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla 7 yıl hapis cezası veren mahkeme ‘fiilin devamlılığı’ iddiasıyla da cezayı arttırıp, 8 yıl 9 aya çıkarıldı.

REUTERS/Sertac Kayar

MAHKEME TÜRFENT’İN HABERLERİNDEN ‘RAHATSIZ’ OLMUŞ

Nedim Türfent’e 8 yıl 9 ay hapis cezası veren mahkeme heyeti, kararının gerekçesinde ise hem Türfent’in haberleri dolayısıyla ceza aldığını itiraf ediyor hem de bu haberlerden ‘rahatsız’ olduğunu açıklıyordu. Mahkeme, duruşmalarda Türfent’i tanımadıklarını söyleyen tanıkların ifadelerini görmezden gelerek, onların savcılıktaki ifadelerine yer verdi. Kararda, Türfent’in Yüksekova’da yürütülen operasyonlara dair kaleme aldığı haberler üzerinde de duruldu. Bu haberler üzerinden Türfent için “rahatsız edecek abartılı yorumlarla haber yapabildiği” yorumu yapıldı.

NEDİM TÜRFENT: CEZAEVİNDE BİLE HABER YAPMAMDAN KORKUYORLAR

Haberleri nedeniyle yaklaşık 2 yıldır özgürlüğünden mahrum olan Nedim Türfent, avukatı aracılığıyla sorularımızı yanıtladı. Avukatları, Türfent’in yanıtlarını almak için epey zorlandı. İlk yazılan yanıtlara el konuldu, avukatlara verilmesi engellendi. Daha sonra sorularımızı yeniden yanıtlayan Türfent’in yanıtları başka bir avukat aracılığyla elimize geçti.Yanıtlarında cezaevi koşullarını anlattığını belirten Nedim Türfent hala tek kişilik hücrede, tecritte tutuluyor. Ancak Türfent havalandırmayı artık 3 başka mahkumla birlikte kullanabiliyor. 2 ayda bir açık görüşe çıkabiliyor, 2 haftada bir telefon görüşmesi yapabiliyor. Ayakta sayım, çıplak arama gibi uygulamalara maruz kalıyor. Cezaevi koşullarının  OHAL ile birlikte kötüleştiğini yazıyor Nedim: “OHAL’den önce biraz yaşanılırdı, fakat dışarıda politikanın dili keskinleştikçe içeride baskılar simultane bir şekilde tavan yapmaya başlıyor. Bir yıldır, tekli hücrede tutuluyorum. Ağırlaştırılmış müebbetlilerin cezasının infaz edildiği yerde tutuklu kalıyorum. Müdür diyor ki, ‘Ben gazeteciyim, normal odalara verseler, her gün birinin haberini yaparmışım.”

NEDİM TÜRFENT: İKİ SOLUKLUK BİR MESAFEDE 2 YIL

Nedim cezaevinde olmasını şöyle anlatıyor: “Yüksekova ilçesine bağlı Akalın (Bajerge) köyündeki evimiz, yeşilin bin bir tonunu bağrında taşıyan o engin ovaya bakar. İşte o manzarayı seyreden annem perdeleri kapattığımda bana çıkışırdı: “Cezaevinde miyiz?” Bugün demir ve betondan perdelerin kapattığı iki üç solukluk bu kafeste ikinci yılımı tamamlamak üzereyim. Elbette insanın hayatta en delifişek yıllarını, şairin bahar dediği yılları, cezaevinde geçirmek zorunda kalması zor ve bir o kadar da kabul edilemez. Ancak ben bu adaletsizlik-hukuksuzluk fotoğrafının belki de en küçük parçalarındanım. Duvarların her iki yakasında da ne yazık ki adaletsizlik diz boyu.”

Nedim baskı dönemlerinin arttığı karanlık günlerde ilk hedef alınanların gerçekler olduğunu söylüyor: “Malumunuz gökyüzünü bulutların işgal ettiği topraklarda, şimşekleri üzerine çekenler ilkin gazeteciler, hakikate ışık tutmaya çalışanlar olur. Bir ışık huzmesini dahi hakikate eviren, bunun diyetini ödemek zorunda bırakılıyor. Gazeteciliğime kesilen bu faturayı bu minvalde değerlendirmek gerekiyor.”

‘SUÇUM: GAZETECİLİK’

Nedim duruşmaların hiç birisine götürülmediğini, SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) yöntemiyle savunma yapmak zorunda kaldığını söyledi: “Hayatınızın hükmü kesiliyor, siz soğuk ve sadece 2 metrekarelik bir hücrede bir ekrana savunma yapıyorsunuz. Üstelik bir de önceki duruşmalarda ezberlediği iki cümleyi dönüp dolaşıp kullanan bir tercüman, savunmanızı katlediyor, o da çok haksız değil, karıncalı sesten o kadarını anlayabiliyor. Ve kararı bu ekrana bakarak dinliyorsunuz. Karar okunurken oturuyordum, sonra ayağa kalktım, psikolojik bir şey sanırım. Ayakta karşılamak istedim kararı. Mahkeme elini korkak alıştırmadı, öylesine bir sayıymışçasına, 8 yıl 9 ay dedi. Ve malumun ilanını gerekçeli kararda yaptılar. Suç: Gazetecilik. Anadan üryan, çırılçıplak gazetecilik.”

NEDİM TÜRFENT: EN ÇOK ÇOCUKLARA SARILMAYI ÖZLEDİM

Nedim mektuplarına oto sansür uygulamak zorunda olduğunu da anlatıyor bize. Eğer içinde haber kokan, cezaevi koşullarını anlatan bir ifade geçerse el koyuluyor mektuba, o yüzden de sözcüklerini seçerek kullanıyor. İlk tutuklandığında aldığı mektubu da şöyle anlatıyor: “Gelen mektuplarda “iyi ki tutuklandın, en azından yaşadığını biliyoruz” diyenler olmuştu. Bu mektupların tesiri halen heybemde. Tabii bunların söylenmesinin sancılı yanları da olmuştur. Kolay değil, sevdiklerimize bunları söylemek zorunda bırakmaları.”

En çok da Meryem Göktepe’nin “Nedim’de Metin Göktepe’nin gülüşünü görüyorum” demesinden etkilenmiş Nedim, “7 yıllık gazetecilik hayatımda aldığım en güzel ödül” diyor bunun için. Bir de çocuklarla oynamayı özlemiş Nedim: “İnsanın özlem duyduğu şeyleri ben pek özlemiyorum. Ben en çok çocuklarla oyun oynamayı ve insanların, kalabalıkların içine karışıp kaynaşmayı özledim. O toplumsalı müthiş özlüyorum. Fakat evvelce çocukları… Su götürmez bir hakikat, çıksam ilk onlara sarılırım.”

NEDİM TÜRFENT: ADI SANI DUYULMAMIŞLARIN SESİ OLMAK İSTEDİM

Nedim aslında İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nden mezun. Tercümanlık okumak istiyormuş ama olmamış. Onu  da anlatıyor bize gülümseyerek: “Benim tercihim olmayan bir şekilde kendimi eğitim fakültesinde buldum. Mezun olduktan sonra çeviri haberciliği yaptım, habercilik yani. Paralel bir yolda muhabirlik yapmaya başladım. Sınır hattı gazetecisizlikten kavruluyordu, yani ücra kentler, kasabalar, köyler… Sizin haber peşinde koşmanıza hacet yoktu, her yer haber kaynıyordu. Yaşanan onca şey, asırlık sisler arasında kalıp siliniyordu, adı sanı duyulmamışların seslerini görünür kılmak için can atıyordum. İşte bu yüzden hayatımın en doğru tercihini yaptım, gazeteci oldum. Tabii böylesi yerlerde çalıştığın zaman birileri sürekli rahatsız oluyor ve sen hep hedef tahtasında oluyorsun. Ve senin şahsında bölgedeki gazetecilere bir mesaj veriliyor, bir gözdağı…”

NEDİM TÜRFENT: BİRLİKTE ÇIKACAĞIZ BU GÜNLERDEN

Nedim, basın ve ifade özgürlüğü için mücadele eden meslektaşlarına da selam gönderiyor: “Bize bu süreçte destekte bulunan, dayanışmalarını esirgemeyen bütün meslektaşlara, demokrasi ve özgürlük sevdalılarına, hakikat için direnenlere şükranlarımızı sunuyoruz. Meşakkatli bir sürecin içinden geçmekteyiz, ama can kulağıyla hissetmek gerek kelebeklerin kanat çırpışını. Yabana atmamak gerek kelebeğin etkisi. Karanlık ve bulutlu semaya güneşli gözlerle baktığınız vakit yek-vücut, hep beraber azade oluruz bu sancılı günlerden.”

AVUKAT OFLAS: AYM’YE, AİHM’YE BAŞVURACAĞIZ

Türfent’in avukatlarından Barış Oflas, karara itiraz ettiklerini ve İstinaf Mahkemesine başvuruda bulunduklarını söyledi. İstinaf Mahkemesinden olumsuz karar çıkması durumunda davayı Yargıtay’a taşıyacaklarını söyleyen Oflas, “Bununla birlikte uzun tutukluluk sebebiyle Anayasa Mahkemesine başvuracağız. Bu başvuruyu yaptıktan sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunacağız” dedi.

AVUKAT OFLAS: KARAR ZATEN VERİLMİŞTİ, DURUŞMALAR FORMALİTEYDİ

Nedim Türfent davasının hukuki bir dava olmadığını, bir ‘komplo’ davası olduğunu söyleyen Oflas şöyle konuştu: “O dönem Yüksekova’da sokağa çıkma yasağı varken, orada sokakta bir savaş muhabiri gibi haber kovalayan ve bulduğu haberleri ve görüntüleri kamuoyuyla paylaşan ve orada yaşanan gerçekliği gözler önüne seren bir habercilik anlayışı ile hareket ediyordu Nedim. Bu olaydan sonra Nedim baskı gördü, tehdit edildi, tutuklandı. Nedim hakkında delil oluşturuldu, bunu nereden anlıyoruz, 19 tanık baskı ve işkence altında ifade verdiğini, kimisi ifadeyi okumadan imzalandığını, dayak yiyerek, işkence edilerek ifade vermek zorunda kaldığını söyledi. Bu ifadeler hukuk tarihi açısından bir dönüm noktası dilebilir. Ama buna rağmen mahkeme heyeti mahkeme huzurundaki bu ifadelere değil, tanıkların dosyaya konulan o ifadelerine bakıp karar verdi. Bu da bize gösteriyor ki yargılama sadece görüntüden ibaretti. Yani mecburen duruşmalar görüldü, tanıklar dinlendi vs vs… Sonuç bunların hiç biri etki etmedi ve Nedim’e ceza verildi.”

AVUKAT OFLAS: TÜRK HUKUKU BU UTANÇTAN KURTULMALI

Türfent ve diğer gazeteciler için adil yargılama talep eden Avukat Oflas, “Bu kararın hukuki olmadığı kanaatindeyiz, yargı mücadelesine devam edeceğiz. Biz bütün gazeteciler, içerde tutulan milletvekilleri, belediye başkanlarının konu olduğu tüm haksız tutuklamalarda bir standardın olması gerektiğine inanıyoruz. Burada adalet tesis edilmeli, haksız tutuklamalar son bulmalı.

Herkes için adil yargılama talep ediyoruz. Türkiye yargısı da bu içinde bulunduğu durumdan bir an evvel çıkmalı, bu ayıba bir an önce son vererek daha adil kararlar verebilmeli” dedi.

TÜRFENT’İN BABASI: ADALET YERİNİ BULSUN

Nedim Türfent’in babası Arif Türfent tüm duruşmaları izledi ve oğlunun tahliyesi için dua etti. Nedim’e verilen hapis cezasının hukuksuz olduğunu söyleyen Baba Türfent: “Benim oğlum gazetecidir. Bu ceza haksız bir cezadır. Oğlumuz bu cezayı alacak bir şey yapmamıştır. İnşallah adalet yerini bulur diye bekliyoruz.” dedi.