Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü Türkiye’de bağımsız medyanın karşılaştığı üstün zorluklar ve tehditlere dikkat çekmek adına ulusal bir ilan kampanyası ile kutluyor.

Son yıllarda Türk hükümetinin medya üzerindeki sistematik baskıları pek çok farklı yöntem ile kendini gösterdi. Bunların arasında yargı tacizi, orantısız yasal düzenlemeler, çevrimiçi saldırılar ve karalama kampanyaları, para cezaları, yayın ve ilan yasakları yer aldı. Hükümet ayrıca hükümet yanlısı medya sahipleri üzerinden ana akım medyanın neredeyse tamamını kontrol altına aldı.

 

IPI bu seneki ilan kampanyasında bilgi akışının kontrolü için kullanılan çeşitli yöntemlerin arasından sansür temasına odaklanıyor. Kampanyanın sloganı, her cepheden haberin yayılmasını engelleme çabalarına rağmen  “sansür gerçekleri değiştirmez” diyor.

IPI Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş, “Bu kampanya ile hükümet tarafından bağımsız medyaya tüm cephelerden uygulanan sansür çabalarının ağır tablosuna dikkat çekiyoruz. Fakat sansür ne kadar ağır, baskılar ne kadar ısrarcı olursa olsun Türkiye’nin gazetecilerinin bağımsız, eleştirel ve gerçeklere dayalı haberciliği sayesinde gerçekler hep gün yüzüne çıkacaktır,” dedi.

Türk yetkili kurumları, hükümetin beğenmediği veya hassas konular üzerinde haber yapan medya kurumlarına 2021 boyunca sistematik olarak sansür ve cezalar uyguladı. Buna bir örnek, yaz boyunca Türkiye’nin güneybatısında çıkan orman yangınlarını haberleştiren medyanın hedef gösterilmesi ve sansüre maruz kalmasıydı. Yangının söndürülme çabalarında eleştirel yayın yapan gazeteciler saldırıya uğradı, yayıncılar ceza aldı. Benzer sansürler döviz kuru krizinden devlet ihalelerine, hükümet yetkililerini ilgilendiren yolsuzluk iddialarına kadar pek çok konunun haberleştirilmesinde görüldü.

Ekim 2021’de, IPI öncülüğündeki uluslararası bir delegasyon Türkiye’ye yıllık basın özgürlüğü misyonunu düzenledi. Artan dijital sansür dahil olmak üzere bu konular hakkında bilgi edinilmeye çalışılan misyon sırasında, hükümetin “yalan haber ve dezenformasyonu” suç unsuru haline getirecek yasa tasarıları üzerine çalıştığı açıklandı. Çevrimiçi ve çevrimdışı tüm mecralarda “yalan haber ve yanlış bilginin yayılmasını” suç haline getirecek bu adım, özellikle çevrimiçi ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik yeni bir çaba olarak görüldü. Milletvekilleri ve bağımsız gazetecilerle yapılan görüşmeler, eleştirel medya ve sesler üzerinde daha katı bir devlet kontrolü sağlanacağı endişelerini onaylar nitelikteydi.

İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) tarafından hazırlanan Engelli Web Türkiye 2020 Raporuna göre, yerel yetkili kurumlar 2020’de 58,809 URL ve alan adına erişimi engelledi. Bu engellerin %89’u Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından, pek çoğu mahkeme kararı beklenmeksizin “idari tedbir” adıyla konuldu. İFÖD raporunda, 2020’de haber içeriği taşıyan 5,645 URL’nin ise mahkeme kararıyla erişime engellediğini belirtti.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 2020 yılında yayın kuruluşlarına toplam 1,503 idari para cezası verdi. Buna göre, 2019’da verilen ceza sayısına oranla %21 artış gözlendi. Benzer şekilde, gazetelere kamu ilanlarının adil dağıtımından sorumlu Basın İlan Kurumu (BİK), 2020’de Basın Ahlak Kurallarının ihlali gerekçesiyle gazetelere toplam 572 günlük ilan yasağı verdi. Bu yasaklar, gazetelerin önemli bir gelir kaynağını ortadan kaldırırken, pek çok yerel gazetenin finansal durumunu ciddi boyutta etkiledi.

Mart 2021’de, Adalet Bakanlığı, Yargı Reform Paketleri çerçevesinde çeşitli temel ve insan hakları alanında öngörülen reformların iki yıllık süre zarfında uygulanmasını hedefleyen İnsan Hakları Eylem Planını yayınladı. Fakat “İfade ve Basın Özgürlüğüne İlişkin Standartların Yükseltilmesi” bölümünde (s.63) belirtilen faaliyetler bir hayli belirsiz kaldı. Dahası, Eylem Planının izleme ve değerlendirmesinin, Cumhurbaşkanlığı koordinesinde, sorumlu bakanlıkların ve ilgili kurulların temsilcilerinden oluşan “İzleme ve Değerlendirme Kurulu” tarafından yapılacağının belirtilmesi (s.138) değerlendirmenin tarafsızlığı açısında önemli sorular doğurmaktadır.

IPI geçtiğimiz yıl 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde “Özgür Basın” sloganı ile benzer bir ilan kampanyası düzenlemişti. Türkiye’de tüm tehdit ve engellere rağmen özgür bir basının önemine ve dirençli kalmasına vurgu yapan kampanya, Avrupa’da Politico ve EU Observer gazetelerinde, Türkiye’de ise BirGün, Diken, Duvar, Evrensel, Karar, ve Medyascope’ta yayınlanmıştı. IPI’ın 2020 kampanyası, sonuçları Aralık ayında açıklanacak Türkiye’nin en prestijli reklam ödülleri Kristal Elma’da “Sosyal Sorumluluk” kategorisinde finalist olarak seçildi.