Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) paydaşları; Anayasa Mahkemesi’nin “dezenformasyon suçunun” anayasaya uygunluğunu incelediği bugün (8 Kasım), Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesinin ve Ekim 2022’de kabul edilen ve ifade hürriyeti hakkına ilişkin uluslararası standartları hiçe sayan yasal değişikliklerin iptali çağrısını yinelemektedir.

Bir yıl önce yürürlüğe girmesinden bu yana, “dezenformasyon suçu” olarak bilinen 217/A maddesi kapsamındaki “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu, muhalefeti susturmak için silah olarak kullanılıyor. Madde 217/A’nın geniş ve muğlak dili, en az 33 gazeteciye soruşturma açılmasına neden oldu. Bu durum, maddenin “gerçeğe aykırı bilginin yayılmasını” engelleme kisvesi altında meşru diyaloğu ve eleştirel düşünceyi boğma potansiyeline işaret ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26. maddesi ile düzenlenen ifade hürriyeti hakkına getirilecek her türlü kısıtlama kanunla öngörülmeli, meşru bir amaç gütmeli, güdülen meşru amaçla orantılı olmalı ve demokratik bir toplumda gerekli olmalıdır.

Venedik Komisyonu’nun suçla ilgili acil görüşünde, 217/A maddesinin muğlak ifadesinin yasallık kriterini tehlikeye attığı belirtilmiş, fiilin suç olarak düzenlenmesinin yaratacağı caydırıcı etkinin bu düzenlemenin demokratik bir toplumun gereklerine uygun veya güdülen amaçla orantılı olduğunu şüpheye düşürdüğü vurgulanmıştır. Komisyon, bu durumun yasayı ifade hürriyetine ilişkin uluslararası standartlarla bağdaşmaz hale getirdiği kanaatine varmıştır.

Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak inceleme, Türkiye’nin uluslararası insan hakları hukuku ilkelerine ve demokratik değerlere bağlılığını yeniden tesis etmesi için kritik bir fırsat sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi’ni 217/A maddesinin uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle uyumsuzluğunu kabul etmeye, Ekim 2022’de mevzuata eklenen bu ve diğer kısıtlayıcı değişiklikleri iptal etmeye çağırıyoruz.

Türkiye’de ifade hürriyetini ve medya özgürlüğünü savunanlarla dayanışma içinde, Anayasa Mahkemesi’nde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu düzenleyen hükmün iptaline ilişkin bugün (8 Kasım) yapılacak incelemeyi yakından takip edeceğiz.

Ekim 2022’de yapılan yasa değişikliklerinin arka planı

Türkiye Büyük Millet Meclisi; Ekim 2022’de Türk Ceza Kanunu, İnternet Kanunu ve Basın Kanunu da dâhil olmak üzere çeşitli kanunlarda bir dizi değişiklik yaptı. Bu yeni “sansür” veya “dezenformasyon yasası”, “gerçeğe aykırı bilgi yaymayı” suç olarak düzenlerken, sosyal medya mecralarına ve internet servis sağlayıcılarına da ağır yükümlülükler getirdi.

Ekim 2022 değişikliklerinden önce Türkiye’deki mevzuat halihazırda dijital mecralar için ağır kısıtlamalar öngörüyor ve önemli ceza tehditleri altında içerik kaldırma emirlerine hızlı bir şekilde uyulmasını zorunlu kılıyordu. Bu değişikliklerin yürürlüğe girmesinden bu yana, sosyal medya mecraları (SMM’ler), iktidarın emirlerine uymadıkları takdirde reklam yasakları, küresel gelirlerinin yüzde 3’üne kadar çıkabilecek ağır para cezaları ve bant genişliklerinde önemli düşüşler veya “daraltma” riskiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Mevcut düzenlemeye göre içerik kaldırılması ya da kullanıcı bilgilerine ilişkin tek bir talebe dahi uyulmaması, bant genişliklerinin yüzde 90’a varan oranda daraltılmasına ve altı aya kadar reklam yasağı almalarına neden olabilmektedir.

Ekim 2022 değişiklikleri hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynakları ziyaret edebilirsiniz:
Türkiye: Tehlikeli, distopik yeni yasal değişiklikler
Türkiye: Kritik Seçim Yılında Medyaya Yönelik Kısıtlamalar

İMZALAYANLAR

ARTICLE 19 Europe

Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF)

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ)

Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa (OBCT)

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)