9 Eylül Çarşamba günü İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, kimliği daha önce Meclis’te kamuoyuyla açıklanmış olan bir milli istihbarat ajanının adını “ifşa ettiği” iddiasıyla beş gazeteciyi toplam 22 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Şubat ayında Libya’da hayatını kaybeden Türk Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) çalışanının cenazesini haber yaptıkları gerekçesiyle çeşitli eleştirel medya kuruluşlarından yedi gazeteciye suçlamalarda bulunulmuştu. Geçen hafta görülen davanın ikinci duruşmasında gazetecilerden beşine hapis cezası verildi. Ancak, Mart ayından bu yana davada tutuklu yargılanan iç gazeteci serbest bırakıldı, dava ise temyize taşındı.

IPI Direktör Yardımcısı Scott Griffen “Bu dava, Türkiye’nin gazetecilere yönelik yargılamalarının siyasi güdümlü doğasını bir kez daha ortaya çıkardı,” dedi. Griffen, “Mart ayından bu yana hapiste olan üç gazetecinin artık özgür olması bizi sevindirse de, herhangi bir temele dayanmayan bu mahkumiyetlerin temyizde düzeltilmesi gerekiyor. Gazetecileri zaten kamuyla paylaşılmış bilgileri “ifşa ettiği” için yargılamak absürttür. Bu davanın, Türkiye’nin Libya’daki askeri varlığı gibi hassas bir meselede basının haber yapmaması ile ilgili olduğu açıktır,” diye ekledi.

Oda TV haber editörü Barış Terkoğlu ve Manisa muhabiri Hülya Kılınç ile Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan 4 ve 6 Mart’ta peş peşe tutuklanmıştı. İki gün sonra, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, aynı gazetenin haber editörü Aydın Keser ve Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Murat Ağırel tutuklanmış, serbest bırakılmış ve ardından savcı itirazı üzerine yeniden tutuklanmışlardı. Yargılanma sırasında, şu an yurtdışında yaşayan Birgün Gazetesi muhabiri Erk Acarer’in dosyası, dava ile birleştirilmişti. Terkoğlu, Keser ve Çelik, davanın ilk duruşması 24 Haziran’da tahliye edilmişti.

Geçen haftaki duruşma, IPI Türkiye Ulusal Komitesi üyesi ve gazeteci İpek Yezdani tarafından Çağlayan Adliyesi’nde izlendi.

Duruşmayı izlemek için bir araya gelen gazeteciler ve hak intisayifleri, duruşma öncesi adliye önünde basın toplantısı düzenledi.

Davanın sanıklarından Terkoğlu’nun okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Biliyoruz, gazetecileri tutuklamak için senaryo yazanlar, herkesin gözü önünde verdikleri röportajlara bile manalar yükleyerek suç üretenler, kendi iddianamelerine bile inanmıyor.”

Muhalif partilerin milletvekillerinden de gazetecilere dayanışma göstermek için duruşmayı izleyenler oldu. Gün boyu süren duruşmada gazeteciler beraat istedikleri son beyanlarını verdiler.

Yezdani’nin mahkeme salonundan aktardığı bilgilere göre Barış Pehlivan, “tabutu taşıyan kişileri gösteren fotoğrafın TV’de yayınlandığını ve bunu paylaşmanın bir suç oluşturabileceğini bilmediklerini” belirtti.

Kılınç yaptığı açıklamada, fotoğrafı çekilen kişilerin MİT üyesi olduğunu bilmediğini ve bunu bilmenin imkansız olduğunu söyledi.

İstanbul saati ile akşam 19:00’dan sonra mahkeme kararını açıkladı. Yargılanan yedi gazeteciden beşi- Pehlivan, Kılınç, Ağırel, Keser ve Çelik – Milli İstihbarat Kanunu’nun farklı maddelerini ihlal ettikleri gerekçesiyle hüküm giydi. Mahkeme, temyiz mahkemesine gitme hakkı ile Pehlivan, Kılınç ve Ağırel’in serbest bırakılmasına karar verdi. Erk Acarer’in dosyası ileri bir tarihte yargılamaya devam etmek üzere ayrıldı. Tüm sanıklar, “devletin güvenliği ile iç ve dış menfaatlerine ilişkin gizli bilgileri ifşa etmek” suçundan beraat etti.

Verilen cezalar:

  • Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç: 3 yıl 9 ay – “Milli İstihbarat faaliyeti hakkında bilgi ifşa etme”
  • Aydın Keser, Ferhat Çelik ve Murat Ağırel: 4 yıl 8 ay 7 gün – “MİT faaliyetleri ile ilgili bilgi veya belgelerin izinsiz basın yoluyla yayımlanmasını” düzenleyen Milli İstihbarat Kanunu Madde 27/3