Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Sinan Ateş cinayetini haberleştiren gazetecileri sindirme çabalarını kınıyor. MHP’nin mahkemeye sunduğu ve 63 gazeteciyi açıkça hedef gösterdiği dilekçe, basın özgürlüğüne doğrudan bir saldırı ve medyayı sindirme girişimidir.

IPI, Türkiye hükümetine ve tüm siyasi partilere basının rolüne saygı göstermeleri ve gazetecilerin güvenliğini sağlamaları çağrısında bulunuyor.

MHP’nin 63 gazeteciyi partiyi karalamakla suçlayan dilekçesi

MHP’nin gençlik kolu olan Ülkü Ocakları’nın eski lideri Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de Ankara’da uğradığı suikast sonucu öldürüldü. Ateş cinayeti davasında yapılan son duruşmada partinin avukatları, MHP’nin “mağdur” olduğunu iddia eden ve davaya “mağdur taraf” olarak katılma talebinde bulunan bir dilekçe sundu, ancak mahkeme bu talebi reddetti.

Dilekçede, araştırmacı gazeteciler de dahil olmak üzere çeşitli gruplar hedef alındı. MHP’nin avukatları, çeşitli televizyon programlarını içeren bir hard disk ile 154 kişilik uzun bir liste sundular. Bu listede 63 gazeteci ile ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel gibi önde gelen siyasetçiler, akademisyenler, hukukçular ve araştırmacılar yer aldı. Dilekçede, bu kişilerin mahkemeye çağrılarak “küresel güçlerle ittifak içinde sistematik olarak MHP’yi karalama” iddiasıyla mahkemede ifade vermesi talep edildi. Bu talep, listedeki 63 gazeteciyi yasal yollarla susturma ve davayla ilgili haber yapmaktan caydırma çabasıdır.

Bu damgalama, bir kara liste vazifesi görmekte ve gazetecileri itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Bu liste aynı zamanda yargıyı sindirmeye yönelik bir girişimdir. Yargıya baskı yapılarak yargı bağımsızlığına zarar verilmekte ve gazetecilik suç haline getirilmeye çalışılmaktadır.

Hedef alınan gazeteciler arasında birçok önde gelen isim yer aldı. Bu gazeteciler, MHP sözcüleri tarafından etki ajanlığı yapmakla suçlandı. Basın özgürlüğünün baskı altında olduğu bu dönemde bu tip bir damgalamanın Türkiye’de gazetecilerin güvenliği açısından ciddi sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır.

Aralarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın da (TGS) bulunduğu basın özgürlüğü kuruluşları MHP’nin gazetecilere yönelik tehdit ve suçlamalarını kınadı. Açıklamalarda gazetecileri hedef almanın, demokratik toplumun temel ilkelerini zayıflattığı ve gazetecilerin güvenliğini tehlikeye attığı vurgulandı.

Gazeteciler MHP tarafından daha önce de hedef gösterilmişti

MHP gazetecileri ilk kez hedef göstermiyor. Son olarak 13 Haziran 2024’te, Halk TV’de ‘Kırmızı Çizgi’ programını sunan Gözde Şeker ve programa eşlik eden gazeteci İbrahim Kahveci, MHP üyelerinden tehdit mesajları aldılar. İki hafta sonra MHP lideri Devlet Bahçeli, Halk TV’yi sürekli olarak partiyi ve kurumlarını eleştirmekle suçladı ve manipülasyon yaptıklarını öne sürdü.

10 Ekim 2023’te Deutsche Welle (DW) Türkçe servisi muhabiri Alican Uludağ, Sinan Ateş davasıyla ilgili gelişmeleri ortaya koyan bir haber yayınladı. Haberin ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, Uludağ’ı sosyal medya üzerinden “Bu iğrenç iddianı ispat etmezsen alçaksın, şerefsizsin, müfterinin en önde gidenisin. Yargıda hesaplaşacağız.” diyerek tehdit etti

Sinan Ateş davasını araştıran gazetecilere karşı sistematik hak ihlâli

Sinan Ateş cinayetini araştıran gazeteciler tehdit, soruşturma ve sindirme ile karşı karşıya kaldılar. 24 Nisan 2024’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, T24 muhabiri Asuman Aranca hakkında dava açtı ve “gizliliği ihlal” suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırladı. Savcı, Aranca’nın cinayetle ilgili haberlerini delil olarak göstererek, “konu haber değeri taşısa bile, gelişmelerin sunulma şekliyle birlikte içeriğin ve görsellerin, haberciliğin sınırlarını aştığını” öne sürdü.

21 Haziran 2024’te Türkgün gazetesinde yayınlanan bir haberde, gazeteciler Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Timur Soykan ve Barış Terkoğlu, Sinan Ateş cinayet davasını haber yaptıkları için hedef alındı

5 Temmuz 2024’te Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, gazetecileri tehdit eden sosyal medya paylaşımında İsmail Saymaz, Erk Acarer, Barış Terkoğlu, Alican Uludağ ve Timur Soykan’ın fotoğraflarını kullanarak gazetecileri açıkça hedef gösterdi.

Türkiye hükümetine gazetecilerin mesleklerini tehdit ve sindirme ile karşı karşıya kalmadan yapabilmelerini sağlayacak bir ortam oluşturma çağrımızı yineliyoruz. Politikacılar, gazetecilere yönelik her türlü tacizden kaçınmalı ve yetkililer, gazetecilerin güvenliğini sağlamak için gerekli tüm önlemleri almalıdır.

 


Bu açıklama, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen ve AB Üye Devletleri ile aday ülkelerdeki basın ve medya özgürlüğü ihlâllerini belgeleyen Avrupa çapında bir mekanizma olan Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) kapsamında Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) tarafından hazırlanmıştır.