Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) bugün, sosyal medyada “yalan haberlerin” yayılmasını suç sayan yeni bir yasa tasarısı hakkındaki son tartışmalarla ilgili endişelerini dile getirdi. Taslak metinden ilk detaylar, yasanın Türkiye’nin çevrimiçi özgür medyayı ve bilgiyi daha fazla kontrol etmek için tasarlanmış yeni bir hamle olduğuna dair endişe yarattı.

AKP Milletvekili ve TBMM Dijital Platformlar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, 18 Ağustos 2021’de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de 64 milyon kullanıcı kapasiteli sosyal medya platformlarının sosyal hayatı önemli ölçüde etkilediğini vurgulayarak, düzenli “sahte haber”, dezenformasyon ve nefret söylemi üretilmesiyle hükümetler ve demokrasiler için bir tehlike unsuru olduğunu dile getirdi.

“Ülkemizde son günlerde yaşanan yangın, sel, deprem felaketlerinde bir taraftan olayın kendisiyle uğraşırken, diğer taraftan yaşanan doğal afetlerden daha büyük bir sosyal medya afetiyle karşı karşıya kaldığımız ortadadır,” diyen Yayman “yalan haberin” önüne geçmek için yeni bir sosyal medya düzenlemesine ihtiyaç olduğunu belirtti. Yayman, hükümetin üzerinde çalıştığı yasa tasarısının bir yasak, sansür veya ceza düzenlemesi olmayacağını da sözlerine ekledi.

Yerel basında çıkan haberlere göre, hükümetin Ekim ayında oylanmak üzere meclise taşımayı amaçladığı yasa tasarısında son çalışmalar yapılıyor. Hükümete yanlısı bir gazetede yayımlanan yasa tasarısından ilk detaylara göre, sosyal medya platformlarında hakaret edenlere üç aydan iki yıla, yalan haber yayan ve üretenlere bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyor. Tasarıda ayrıca, sosyal medya platformları aracılığıyla “yanlış bilgi üreten ve yayan” çevrimiçi haber kanallarını ve sitelerini düzenlemek ve denetlemek için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) bağlı alt birimler oluşturulacağı bildiriliyor.

IPI Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş, “Son bir yılda, hükümet tarafından sosyal medya platformlarını düzenlemek ve kontrol etmek adına kararlı bir baskı uygulandığını görüyoruz. Bugüne kadar edindiğimiz bilgilerden yola çıkarsak, yeni yasa tasarısı da bu yöndeki çabanın devamı ve özellikle çevrimiçi sansürü artırmak adına bir adım olarak görünüyor. Bu düzenlemelere ilişkin temel endişeler ise eleştirel sesleri cezalandırmak için kullanılacak, yoruma açık ve geniş tanımlı madde ve kriterler ile bu yasanın kötüye kullanılabileceğinden kaynaklanıyor,” diye konuştu.

“Türk yetkililerinin yasa taslağının tamamını önceden yayınlaması ve bu düzenlemeleri bağımsız sivil toplum grupları ve medya temsilcileriyle şeffaf bir şekilde tartışması, basın ve ifade özgürlüğüne müdahale edilmeden uluslararası standartlarla uyum içinde oluşturulması için hayati önem taşımaktadır.”

“Yalan haber” üzerine yasa tartışmaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 21 Temmuz’da yaptığı bir konuşmada, Ekim 2020’de yürürlüğe giren sosyal medyada düzenlemesinin bir adım daha ileri götürülmesi gerektiğini söylemesinin ardından başlamıştı. 2020’deki yasa değişikliği, Türkiye’de yerel bir temsilci atanması da dahil olmak üzere sosyal medya platformlarına bir dizi düzenlemeyi zorunlu kılmıştı. Yasanın 1 Ekim’de yürürlüğe girmesinin ardından, Twitter ve Facebook da dahil olmak üzere çok sayıda platform, sosyal medya yasasının şartlarına uymadığı için para cezasına çarptırılmıştı. En son Mart 2021’de Twitter, yasaya uyan son platformlardan biri olarak bir temsilci atayacağını duyurmuştu.