IPI Özgür Sohbetler: Türkiye podcast serisinin 32. bölümü yayında!
Bu bölümde gazeteci Cansu Çamlıbel, BirGün gazetesi yazarı, araştırmacı gazeteci Timur Soykan’la 3 Aralık’ta BirGün’de yayımlanan ve toplumda büyük yankı uyandıran “Karanlık dünya bir çocuğu yuttu” başlıklı haberinin öyküsünü ve bu haberin Türkiye’de basın özgürlüğü mücadelesindeki yerini konuştu.
Aynı zamanda bu platformlarda:
Soykan ve meslektaşı Murat Ağırel, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in altı yaşındayken imam nikahı ile “evlendirdiği” kendi kız çocuğunun yıllarca yaşadığı istismarı ses kayıtları, fotoğraflar ve eski soruşturma belgelerine dayandırarak gün ışığına çıkardı. Soykan ve Ağırel’in yayımladığı haber yazısı, toplumda büyük bir yankı uyandırırken iktidar tarafından ilk başta tereddütle karşılandı. İktidara yakın medya kuruluşları bu habere kuşkuyla yaklaşırken, sosyal medyadaki trol orduları Soykan ve Ağırel’i yoğun bir karalama kampanyasına tabi tuttu. Fakat kamuoyundan gelmeye devam eden tepki üzerine yargı makamları harekete geçti ve hem Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel hem de istismarcı şahıs Kadir İstekli tutuklandı.
Bu süreci anlatan Soykan, “Türkiye’de gazetecilik yapıyorsanız maalesef sadece gazetecilik yapamıyorsunuz, basın özgürlüğü için mücadele etmeniz gerekiyor” dedi ve şu sözlerle devam etti: “Türkiye çok yoğun bir istibdat dönemiyle karşı karşıya, medya da çok yoğun bir sansür baskısı altında … Fakat gerçek karşısında hiçbir şey duramıyor. Gerçek çok tutarlı, çok istikrarlı. Gerçeği savunan olduğu sürece o gerçek nihayetinde yalanlar ve baskı karşısında yükseliyor. … Türkiye’de binlerce gazeteci işsiz bırakıldı. Gazeteciler tutuklandı, yıllarca cezaevinde tutuldu, ama bir şekilde gazeteciler susmadı bu ülkede.”
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
- Türkiye’de dini tarikatlarda yaşanan çocuk istismarları ve bağlamı
- Araştırmacı gazeteciliğin kamuoyu oluşturma üzerindeki etkisi
- Trol kampanyaları ile gazetecilerin hedef alınması
- İktidar medyasında yaygın olan itibarsızlaştırma kampanyaları ve “operasyonel gazetecilik”
- Türkiye’de farklı nesil gazetecilerin verdiği basın özgürlüğü mücadelesi
Bölümden öne çıkanlar:
- “Biz gazeteciler olarak örneğin, bazen çok önemli bir haber buluyoruz, ama medyanın %95’ini kontrol ediyor iktidar ve o gündemi karartabiliyorlar. Yani, medyada gündem oluşturmaktan ziyade bir karatma misyonu uyguluyorlar.”
- “Bu ülkenin gazetecileri olarak büyük bir dirence sahibiz. Çok canımız yakıldı. Bu ülkenin büyük gazetecileri katledildi. Bu cinayetler karanlıkta bırakıldı. Ama bu bir direnç geleneğini de yarattı Türkiye’de. Gazeteciler, bugünkü istibdat döneminde kötü bir sınav vermedi. Bu meslek, bedelleri göze alarak direndi. Bugün bizim yaşadıklarımızdan geleceğe dair dersler çıkartılacak. Daha mutlu yaşamak anlamında gazeteciliğin önemi anlaşılacak.”
- “Bu ülkenin uzun bir süredir devam eden siyasal iktidarında, kamuya da devlete de sızmış, yurtlarla ve okullarla gençlik üzerinde bir yayılma olanağı açılmış, binlerce çocuğu ellerine teslim edilen örgütlenmeler var. Biz hala bu istismarlara tanık olabiliyorsak bu ülkede herkesin bir araya gelip buna bir çözüm bulması gerek. Bunun için gazetecilerin bıkmadan usanmadan daha önce defalarca yaşadığımız bu istismarların üzerine gitmesi gerekiyor.”
Geçmiş bölümlere buradan ulaşabilirsiniz.