Read in English

Yakın zamanda Uluslararası Basın Enstitüsü’yle (IPI) yaptığı röportajda Türkiye’de ifade özgürlüğü üzerine konuşan Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, meclise sunulan torba yasayla internet üzerinden yayın yapan kurumların denetime tabi tutulacağı teklif üzerinde durdu. Yeni kurulan ve Almanya merkezli online yayın yapan Özgürüz.org haber sitesinin kurucusu Can Dündar, Türkiye’de birden fazla davada çeşitli suçlamalar ile yargılanıyor.

2 Şubat 2018’de meclise sunulan, 21 Şubat’ta ise Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen torba yasa tasarısının 73. maddesine göre kişisel sosyal medya hesapları da dahil internet üzerinden yapılan sesli ve görüntülü tüm içerikler Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) denetimi altına giriyor.

Yeni yasa tasarısı üzerine konuşan Can Dündar, “Yazılı basın zaten Erdoğan’ın kontrolü altında, aynı durum televizyon ve radyo istasyonları için de geçerli. Şimdi sıra internet medyasında,” dedi.

Yasa teklifi, mevcut yayın izni olan haber siteleri dahil olmak üzere online yayın yapan tüm kurumların denetimden geçerek RTÜK’e lisans hakkı ve yayın izni için başvurmasını zorunlu kılıyor. Lisans ücretlerinin yanı sıra, yayın kuruluşları, ihtiyaç görüldüğü takdirde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve emniyetin güvenlik soruşturmasına tabi tutulacak.

Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, bu düzenlemenin basın ve ifade özgürlüğünü sınırlamak için değil, bu hürriyetlerden istifade ederek suç işleyen kişi ve kurumlara yönelik olduğunu söyledi.

Sözü edilen yasa tasarısı, meclisten geçerse RTÜK’e geniş yetkiler tanınacak. Kaynağı yurtiçi veya yurtdışı olsun, Türkçe veya başka bir dilde internet üzerinden yayın yapan tüm sesli ve görüntülü içerikler RTÜK’ün denetiminde olacak.

Bu internet yayınları RTÜK denetiminden geçemezse yayın lisansı iptal edilebilecek, içerikleri kaldırılabilecek ya da hakkında erişim engelleme kararı alınabilecek. Alınan kararlar sulh ceza mahkemeleri kararından sonra uygulanabilecek.

Torba yasa tasarısının internete RTÜK denetimini öngören 73. maddesi, gelişen ve artan internet yayınlarını doğrudan hedefler nitelikte. Dündar için bu tasarı bir sürpriz değil. “Yasa için endişeliyiz, ancak dürüst olmak gerekirse bu beklenmedik bir şey değildi. Bir çok gazeteci bugün Türkiye’deki okuyucu kitlesinin talebini karşılayabilmek için internet üzerinden yayın yapan kurumlarda çalışıyor. Bu sansürün üstesinden gelmek için başka yollar bulmamız gerekecek.”

YouTube ve Netflix gibi küresel yayınlar da lisans hakkı almak zorunda

Yasa teklifinin 73. maddesince “Medyascope.tv” gibi yerel veya “artıgerçek” gibi yurtdışı kaynaklı haber sitelerinin yanı sıra YouTube gibi global yayın mecraları da lisans hakkı için başvuru yapmak zorunda. Netflix, PuhuTv, BluTv gibi dijital televizyon platformları ve siyasi partilerin canlı yayın yapan internet siteleri de denetim altına girecekler arasında.

Dündar, IPI ile röportajında, Türkiye’de kamunun haber ve bilgiye erişimi, ve sosyal medya paylaşımları konularındaki tehlikeye dikkat çekti;

“Baskı, yalnızca gazete ve basın kuruluşlarına değil, aynı zamanda takipçilere de uygulanıyor. Yasaklanan, kapatılan herhangi bir haber sitesini ve hatta Twitter hesabını takip etmek, bir içeriğini beğenmek dahi suç niteliğinde.  O nedenle, sosyal medyada bir internet sitesini takip etmek bile artık pek kolay değil. İnsanların kendi hayatlarını tehlikeye atmadan bize ulaşabilmelerini sağlayacak yeni yollar bulmak zorundayız.”

Dündar, Özgürüz.org’un yayına başlamadan bir gün önce yasaklandığını belirtti ve ekledi, “Türkiye’deki muhabirlerimiz bir canlı yayın platformu olan ‘Periscope’ üzerinden haber yapıyorlar. Fakat, Çin’in yaptığı gibi, Erdoğan da tüm bu platformları yasaklamanın bir yolunu bulabilir.”

“Bütün sorun korkuda.” Dündar, yayıncının cesur olması bir yana, takipçilerin de aynı cesareti göstermesi gerektiğini söyledi. “Çünkü, bugünlerde bir siteyi takip etmek dahi tehlikeli olabilir.”

Gazeteci Can Dündar, medya kuruluşlarının Facebook, Twitter gibi sosyal medya platformlarının Türkiye temsilcileriyle iletişimde olmaları ve sansürle savaşmak için destek aramaları gerektiğini vurguladı. “Facebook ve Twitter Türkiye temsilcileri Türkiye hükümeti ile zaten iletişim halindeler. Biz ise, Türkiye’nin dinlenmeyen kesimini temsil ediyoruz, bu yüzden bizi dinlemeliler.”

IPI Türkiye Savunu Koordinatörü Caroline Stockford, bu yasa tasarısının otoritelere ifade özgürlüğünü kısıtlamak için daha fazla yetki ve araç sağladığının altını çiziyor.

“Teklifin yasalaşması halinde, RTÜK’e verilecek geniş kapsamlı yetkiler, korkarız ki, Türkiye’de bilgiye erişimin daha da kısıtlanmasına sebep olacak.”

“Hala yayın yapabilen basın kuruluşları ve gazeteler büyük para cezaları, reklam gelir paylarının sınırlanması ve çalışanlarının tutuklanması gibi problemlerle uğraşıyor. Yalnızca 2016’dan bu yana, 170’ten fazla medya kuruluşunun kapatıldığını göz önünde bulundurursak, Türkiye’da sağlıklı bir kamuoyunun oluşabilmesi için halkın farklı haber kaynaklarına ulaşabilmesi şart.”