Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi İlhan Taşçı’nın yılın ilk yarısına dair değerlendirmelerine göre Üst Kurul, 2021 yılının ilk altı ayında eleştirel medya kanallarına 5 milyon TL değerinde toplam 22 ceza kesti. Taşçı’nın çalışmasına göre 1 Ocak 2021 ve 30 Haziran 2021 tarihleri arasında RTÜK tarafından en çok cezayı hükümeti eleştirel yayınlarıyla bilinen Halk TV aldı. Halk TV, 9 ayrı ceza karşılığında toplam 254 bin TL ceza yaptırımıyla karşı karşıya kalırken, Halk TV’yi 169 bin 429 TL değerinde toplam 6 cezayla TELE 1 takip ediyor. En çok ceza kesilen medya kanallarından üçüncü sırada 112 bin 952 TL değerinde 4 farklı ceza yaptırımı uygulanan KRT geliyor. FOX TV’ye ise aldığı 3 cezayla toplam yaklaşık 4.5 milyon TL ceza kesilmiş. Aldığı ceza sayısına rağmen, FOX TV’ye kesilen ceza miktarının diğer tüm kanallardan daha yüksek olmasının ana sebebi ise RTÜK’ün cezalarının kanalın yıllık gelirine oranla veriliyor olması. FOX TV, şu anda Türkiye’de bağımsız ve eleştirel yayın yapan en büyük ana akım kanallarından biri olması sebebiyle, en büyük oranda para cezalarını alıyor.
Öte yandan iktidara yakınlığıyla bilinen medya kanallarının RTÜK’ün gündeminde olmadığı dikkatleri çekiyor. Taşçı’nın çalışmasına göre, eleştirel medya kanalları yüksek ceza yaptırımlarına maruz kalırken, ATV, A Haber, Ülke TV, Kanal 7, TV Net ve TGRT Haber gibi iktidara yakınlığıyla bilinen medya kuruluşlarına 2021’in ilk yarısında herhangi bir ceza yaptırımı uygulanmadı.
RTÜK cezaları otosansüre yol açıyor
Uluslararası Basın Enstitüsü’ne (IPI) konuşan Taşçı, her hafta toplanan Üst Kurul’un halihazırda ekonomik zorluklar içinde olan eleştirel kanalları idari para cezalarıyla susturmaya çalışan bir tutum içerisinde olduğunu belirterek, 30 Haziran 2021 tarihinde yapılan Üst Kurul’un son toplantısında TELE 1’e 4, Halk TV’ye 2, Fox TV’ye 1, KRT’ye 1 ceza kesilirken, iktidara yakınlığıyla bilinen kanallar hakkında ise onlarca şikayete rağmen tek rapor dahi hazırlanmadığını bildirdi. Taşçı’nın raporuna göre, 2020 yılı içerisinde iktidara yakınlığıyla bilinen kanallardan ATV, 102 bin 500 şikayetle RTÜK’e en çok şikayet edilen kanal olmasına rağmen, Üst Kurul gündeminde sadece iki dosyayla yer aldı ve “Türkçe’nin kaba kullanımına” uyarı yaptırımı ve “ailenin korunması”na aykırılıktan idari para cezası aldı.Son yıllarda RTÜK, uyguladığı ağır cezai yaptırımlarla eleştirel medya kanalları için büyük bir tehdite dönüşmüş durumda. RTÜK’ün bu baskıcı tutumunun pek çok kanalın otosansür uygulamasına yol açtığını dile getiren Taşçı, bu durumun en az sansür kadar tehlikeli olduğunun altını çizdi. Taşçı, “Eften püften gerekçelerle ceza verilmesi nedeniyle pek çok programcı, yayıncı kendince çözümler bulmaya çalışıyor. Bu tutum da ister istemez haberciliği etkiliyor. Haber hakikattir. Hakikati eğip bükemezsiniz. RTÜK’ün cezaları nedeniyle gerçeği yumuşatmaya çalışmak haberciliğe verilecek en büyük zarardır. Pek çok yayıncı da ceza korkusuyla bunu maalesef yapıyor,” dedi.
2021 yılının ilk altı ayında, RTÜK tarafından toplam 254 bin TL ile en çok sayıda ceza alan Halk TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, RTÜK’ün denetimden çok baskı ve sıkıştırma görevini üstlendiğini söyleyerek, diğer eleştirel kanallar gibi Halk TV’nin de cezalar yoluyla susturulmaya çalışıldığını bildirdi. Toktaş, RTÜK’ün susturma aracı olarak sadece para cezalarını kullanmadığını, kablolu yayın için lisans iznine erişim gibi engellerle de bu politikasını sürdürdüğünü dile getirdi.
RTÜK tarafından uygulanan para cezalarının, halihazırda ekonomik zorluklar içinde olan kanalları finansal olarak daha da zor bir durumda bırakmasının yanı sıra, medya üzerinde korku atmosferi yaratarak habercilik üzerinde de ciddi bir tehdit oluşturduğunu, ve bu nedenle neredeyse otosansüre yol açtığını ifade eden Toktaş, RTÜK üyesi Taşçı’nın endişelerini de adeta teyit etti.
Toktaş, “Burada büyük bir fedakarlıkla yayın yapılıyor. Maaşlar iktidara yakın medya kanalları kadar yüksek olamıyor; gelir bu kanallarla mütenasip değil. Buraya reklam verenler öteki kanallarla olduğu kadar rahat değil ancak sonuç olarak bunlar aşılıyor [yüksek izlenme oranları sayesinde] ve aşılacak,” dedi.
“İktidar da biz de politik olarak bir dönüşüm olduğunun farkındayız ve bu dönüşüm de bu yüksek izleme oranlarını getiriyor. Bu izlenme arttıkça reklam verenler buna kayıtsız kalamayacaktır.”
RTÜK’ün hükümet yanlısı medyayı görmezden gelişine kamuoyu baskısı
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından seçilen 9 üyeden oluşan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu için karar yeter sayısı 5. AKP kontenjanından seçilen 4, MHP’den 2, CHP’den 2 ve HDP’den 1 üyeyle Üst Kurul’da şu an meclisteki ittifakın bir benzerinin söz konusu olduğunu vurgulayan Taşçı, iktidarın istediği kararı alabildiğini ancak yanlış olduğu düşünülen kararlara karşı muhalif parti üyelerinin müzakereler aracılığıyla kamuoyu oluşturulabildiğini söyledi.
Taşçı son olarak “Sayısal olarak kimi zaman yeterli olunamasa bile kamuoyu oluşturma, farkındalık yaratma anlamında bir misyonla hareket ediyoruz. Çünkü kimi zaman kamuoyundan pek çok konu gizlenebiliyor. Bunları kamuoyuyla paylaşarak, RTÜK üzerinde baskı oluşturulmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bunun son örneği bir televizyon kanalında katılımcının, cebinde 50 kişilik ölüm listesi olduğunu söylediği yayındı. RTÜK Başkanı görmezden geldi. Oysa bu, toplumda büyük bir infial yaratacak sözlerdi. Bunun üzerine yayından hemen sonra yazılı olarak RTÜK’e başvurup bu yayının değerlendirilmesini isteyeceğimi duyurdum. Kamuoyundan inanılmaz tepkiler geldi ve RTÜK Başkanı bu yayının incelenmesini gündeme almak ve televizyon kanalına ceza vermek zorunda kaldı,” dedi.
IPI, uzun süredir eleştirel medya kanallarına karşı adeta bir siyasi silaha dönüşmüş olan RTÜK cezalarını yakından takip ediyor. 2019’da RTÜK’e verilen geniş yetkilerden sonra bağımsız medya kanallarına baskı ve kontrolün artacağı endişelerini de sık sık dile getiren IPI, bu cezaları, hem yerel hem uluslararası hak ve ifade özgürlüğü gruplarının basın özgürlüğüne verilen büyük zarar yönündeki görüşlerini haklı çıkarır nitelikte olduğunu vurguluyor. RTÜK, iktidarın baskı ve sıkıştırma politikalarını eleştirel medya üzerine yansıtmaya bir son vererek, bağımsız ve tarafsız bir şekilde denetleme görevini üstlenmelidir.