Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) 7 Temmuz’da yayımladığı gerekçeli kararda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un kiraladığı bir mülkte yasa dışı inşaat yapıldığına ilişkin yapılan haberlerin ardından Cumhuriyet gazetesi hakkında bulunduğu şikayeti ihlal bulunmadığı gerekçesiyle reddetti.

Kararı memnuniyetle karşılayan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), bu kararın son dönemde hem gazeteleri hem muhabirleri önemli çalışmalarını sürdürmekten caydırmak amaçlı hızla artan kurumsal yaptırım ve cezalara karşılık, basın özgürlüğünün korunması yönünde gösterilen önemli bir örnek olduğunu söyledi.

Altun, 2020’de Cumhuriyet gazetesi muhabir ve editörleri Hazal Ocak, Vedat Arık, Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey hakkında “kişisel verilerin korunması kanununu ihlal” ettikleri iddiasıyla KVKK’ye şikayette bulunarak gazeteden savunma talep edilmesini istemişti.

Temmuz ayının sonlarında Cumhuriyet’e ulaşan ve güçlü bir dille basın özgürlüğünün korunması gerektiğine atıfta bulunan KVKK kararına göre, Altun’un Cumhuriyet’e soruşturma açılması talebi reddedildi. Şikayet konusu haberlerin kamuya halihazırda açık olmayan herhangi bir kişisel veri veya bilgi içermediği, bir kamu görevlisi tarafından kiralanan devlet arazisine ilişkin içeriğin haber yapılmasının niteliği itibariyle yerinde ve kamu yararına olduğu belirtildi.

Bu nedenle KVKK, “söz konusu haberlerin basın özgürlüğü kapsamında yayımlandığı ve kişisel verilerin korunması kanununun ihlal edilmediği” kanısına vararak gazete hakkında herhangi bir resmi işlem yapılmasına gerek olmadığına karar verdi.

Cumhuriyet gazetecileri, Altun’un İstanbul’da değerinin çok altında kiralandığı ve kaçak yapı inşaatı yapıldığı iddia edilen kamu arazisinin haberleştirmesinin üzerine terörle mücadele soruşturması kapsamında Mayıs 2020’de ifadeye çağrılmıştı ve Altun’un “terörle mücadele operasyonlarına katılan kişinin hedef gösterilmesi” yönünde suçlaması üzerine gazetecilere dava açılmıştı.

Devam etmekte olan dava kapsamında 14 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya olan gazetecilerin bir sonraki duruşması 1 Aralık 2021’de görülecek. Cumhuriyet’in araştırmacı gazetecisi Hazal Ocak, IPI’a yaptığı açıklamada, bu kararla yapılan haberlerin gazetecilik faaliyeti olduğunun bir kez daha teyit edildiğini vurguladı. Ocak, “Bu haberler nedeniyle ben ve 3 arkadaşım hakkında dava açıldı, hakkımızda 4 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Ayrıca Basın İlan Kurumu tarafından yüz binlerce lira ceza kesildi ve gazetemiz darboğaza sokulmak istendi,” dedi. “Bunların ben ve meslektaşlarımı korkutmak için yapıldığını düşünüyorum. Gerçekler saklanamaz. Biz gazeteciliğin suç olmadığını anlatmaya ve gazetecilik yapmaya devam edeceğiz,” dedi.

IPI Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş,”Hükümet yetkililerinin herhangi bir eleştirel yayına karşı olan düşmanca politik tutumu göz önünde bulundurulduğunda, bu karar Türkiye’deki araştırmacı gazetecilik için memnuniyetle karşılanabilecek bir karardır. Cumhuriyet’in araştırmacı haberciliğine ilişkin bu KVKK kararı, demokratik değerler için basın özgürlüğünün korunması gerekliliğini herkese bir kez daha hatırlattı,” dedi.

Son yıllarda Türkiye’de devlet yetkilileri, bağımsız gazetecileri sindirmek için cezai kovuşturma ve şikayetleri siyasi bir araç olarak kullanıyor. IPI’ın 2020’deki analizi, İletişim Başkanı Altun’un eleştirel gazeteciliğin mahkemelerdeki en yakın takipçilerinden biri olduğunu dile getirmişti.

Diğer siyasiler ve hükümet yetkilileri, Türk yargısının bağımsızlığının son on yılda giderek zayıflaması nedeniyle de eleştirel haberlere karşı benzer bir strateji izliyor. Ancak, muhalif seslere karşı yargısal ve kurumsal tacizin yerel makamlar tarafından reddedildiği bunun gibi ender örneklere rastlamak da mümkün.

Yakın tarihli bir diğer örnek de, eleştirel televizyon kanallarına verilen siyasi güdümlü para cezalarıyla oldukça tartışmalı bir isim olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) başkanı Ebubekir Şahin’in Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Engin Altay’a hakaret davası açmasına ilişkin Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar oldu. Altay, RTÜK’ün bağımsız kanallara çeşitli cezalar verilmesinin ardından Mayıs 2020’de yaptığı bir konuşmasında Şahin’i eleştirerek, “Erdoğan’ı memnun etmek veya şarlatanlık yapmak için oraya seçilmediniz,” ifadelerini kullanmıştı. Ankara mahkemesinin 19 Temmuz’da verdiği kararda, Şahin’in Altay’a dava açmak için yaptığı başvuruyu, “siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere dahi katlanması gerektiğine” vurgu yaparak reddetti.