15 Nisan 2019 Pazartesi günü, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) üyesi Erol Önderoğlu, Türkiye İnsan Hakları Derneği Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve yazar, gazeteci Ahmet Nesin’in sanık olarak bulunduğu davanın son duruşmasının görülmesi bekleniyor.

Davadaki sanıklar Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma amaçlı 2016’da başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına sembolik olarak birer günlük katılımları sebebiyle yargılanıyorlar. Terör örgütü propagandası yapma suçlamalarıyla yargılanan gazeteciler 20 Haziran 2016’da gözaltına alınmış, 10 gün sonra serbest bırakılmışlardı. Üç yıla yakın süredir devam eden davada üç gazetecinin 7,5 yıla kadar hapsi isteniyor. Önderoğlu, ayrıca Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) Türkiye temsilciliğini üstleniyor.

Davanın Ocak 2017’de görülen duruşmasına gözlemci olarak katılan IPI Türkiye Savunu Koordinatörü Caroline Stockford üç sanığın da beraat etmesi gerektiğini söyledi:

“Davadaki üç sanık da, bir gazetenin basın özgürlüğünü savundukları ve bu amaçla ifade özgürlüklerini kullandıkları için yargılanıyorlar. Aslında hiç açılmaması gereken bu dava, Türkiye’de gazeteci ve hak savunucularının haklarına uygulanan gaspın geldiği noktayı gösteriyor. Beraat dışındaki herhangi bir hüküm Türkiye’de hukuk devleti inancına bir darbe daha indirecektir.”

1992’de kurulan Özgür Gündem, Ekim 2016’da KHK ile kapatılana kadar günlük olarak basılmış ve Kürt popülasyonunun yaşadığı bölgelerden yapılan haberleri sebebiyle daha önce de pek çok kez kısa süreli kapatmalara maruz kalmış, çeşitli dava ve cezai soruşturmalara konu olmuştur.

12 Mart 2019’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), dönemin Ülkede Özgür Gündem gazetesi sahibi Ali Gürbüz’e 2004-2005 yıllarında yayınlanan haberler nedeniyle sistematik olarak dava açıldığı ve gazeteciyi yıllarca süren davalarla korkutma amaçlı baskı altında tuttuğu gerekçesiyle Türkiye’nin tazminat ödemesine hükmetti.

2015-2016 yıllarında ise Sur ve Cizre’deki askeri operasyon ve çatışmaları haberleştirdiği için “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan 56 gazeteci, yazar ve avukata soruşturma başlatılmış, bunlardan 49’una “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla dava açılmıştı. Editölerden 20’sine, yakın zamanda kesinleşen davalarda çeşitli hapis ve para cezaları verildi.

Dayanışmaya katılan 6 gazeteci ve editöre bu ayın başında 1 yıl 3 aylık ceza verilirken cezalar ertelendi. Eski editör Hüseyin Aykol ve yazar Dilşah Kocakaya ise sırasıyla 3 yıl 9 ay ve 1 yıl 3 ay ertelemesiz hapis cezasına çarptırıldı. Hüküm, savunma avukatlarının “nöbetçi editörlük” yapan gazetecilerin aslen gazete çalışanı olmadığı gerekçesiyle Türk Basın Kanunu kapsamında cezai sorumlulukları olmadığı itirazlarına rağmen verildi.

Özgür Gündem davalarında sanık olan Faruk Eren savunmasında “Eğer Özgür Gündem’i koruyamazsak basın ve ifade özgürlüğünü savunamayacağımızı biliyordum,” diye konuştu.

IPI’a konuşan Eren şunları ekledi:

“Özgür Gündem davasında aldığım ceza 5 yıl boyunca üzerimde Demokles’in kılıcı gibi kalacak. Yani herhangi bir nedenle bir daha ceza alırsam -ki bu koşullarda çok kolay ceza alabilirim- hapishaneye girmek zorunda kalacağım. Ayrıca hakkımda çok sayıda tazminat davası var. Bunlardan ikisinden ceza aldım. Bu cezalar onaylanırsa hükümet yetkililerine toplam 134 bin TL ödeyeceğim. Ama tüm bunlar beni basın ve ifade özgürlüğünü, demokrasiyi savunmaktan vazgeçirmeyecek.”

Önderoğlu, Korur Fincancı ve Nesin’in davasının sayısız erteleme ile 3 yıla yakın bir sürecin ardından tamamlanması bekleniyor.

Gazeteci ve akademisyenlere Özgür Gündem dayanışmasında yer almaları sebebiyle yöneltilen terör suçlamaları bir kez daha Türkiye’deki terörle mücadele yasasının kötüye kullanımına işaret ediyor. Bu durum, 31 Mart 2019 yerel seçimlerini gözlemek üzere Türkiye’ye gelen Avrupa Konseyi (AK) temsilcisi Andrew Dawson’un gözlem raporunda da vurgulandı.

Ön raporda “Türkiye’nin terörizm tanımlaması AK ve AİHM standartlarıyla örtüşmüyor” ifadesi yer alırken, Dawson Türkiye’ye “gerçek anlamda ifade ve basın özgürlüğünün sağlandığı siyasi bir ortam” yaratılması çağrısında bulundu.

26 basın ve ifade özgürlüğü grubunun gazetecilerin beraati için yayınladığı ortak bildiriyi buradan okuyabilirsiniz.