IPI Türkiye Ulusal Komitesi, Temmuz ayında Türkiye’nin tartışmalı yeni sosyal medya düzenlemesinin kabul edilmesinin ardından “Dijital Sansür: Türkiye’nin Yeni Sosyal Medya Yasası ve Özgür Medyaya Etkileri” adlı ingilizce webinara ev sahipliği yaptı.

31 Ağustos Pazartesi, gazeteci ve IPI Ulusal Komite üyeleri Banu Güven ve Emre Kızılkaya, Avrupa Parlamentosu (Yeşiller / EFA) üyesi ve AB-Türkiye Ortak Parlamento Komisyonu Delegasyonu Başkanı Sergey Lagodinsky; akademisyen ve siber haklar uzmanı Yaman Akdeniz; IPI Yardımcı Direktörü Scott Griffen’i ağırladı. Panelde, hükümetin sosyal medya ve çevrimiçi platformlarda ifade özgürlüğü üzerindeki kontrolünü önemli ölçüde genişleten yeni sosyal medya yasası tartışıldı.

Webinar, siber haklar uzmanı Akdeniz’in katılımcılara yeni düzenlemeye genel bir bakış açısı sunmasıyla başladı ve Türkiye’nin, mevcut hükümetin yetkilerini değiştirdiği ve genişlettiği internet düzenlemesine ilişkin geniş bir yasayı ilk kez geçirdiği 2007 yılından bu yana Türkiye’nin interneti kontrol etme çabalarını özetledi.

Akdeniz, “Türkiye büyük ölçüde engelleme yetkilerine dayanıyor” dedi. “Erişim engelleme önlemlerine ek olarak, Türkiye şimdi daha önce mevcut olmayan iki önemli kısıtlamayı da uygulamaya koydu. Bunlar, hem haber makaleleri hem de sosyal medya içeriği dahil olmak üzere içeriğin kaldırılması ve unutulma hakkıdır. Herhangi biri, hakaret veya kişisel hak ihlali iddiasında bulunursa, artık yargıçlar herhangi bir yargılama süreci olmadan sadece engelleme kararı değil, içerik kaldırma kararlarını da verme hakkına sahip oldular,” diye ekledi.

Akdeniz, bu yeni yetkilerin kapsamının geniş olduğunu, hatta siyasetçilerin yıllar önce yayınlanan yolsuzluk iddialarıyla ilgili makalelerin kaldırılmasına izin verilmesine kadar ileri gidebileceğini vurguladı.

Ayrıca “unutulma hakkı” nın artık arama motorlarında içerik kaldırma taleplerinde kullanılabileceğini de sözlerine ekledi.

Yasa, büyük sosyal medya platformlarının Türkiye’de bir temsilcilik kurmasını şart koşuyor ve bu da onları Türk yasalarına göre sorumlu kılıyor. Moderatör Güven’in bu platformların şartlara uyup uymayacakları sorusunun ardından Akdeniz, platformların henüz karar vermediğini, dostça bir ortama gelmeyecekleri ve bu nedenle karar vermenin kolay olmadığını vurguladı. “Türkiye’de iş yapmak için çok agresif bir ortam var; yargı tamamen bağımsız değil ve Türkiye’de karşılamaları gereken gerekliliklerin sağlanması hiç kolay değil” diye ekledi.

IPI Direktör Yardımcısı Griffen, sosyal medya platformlarının da bu tartışmalarda yer alması gerektiği ve bu konuşmalar üzerine çözümler üretilmesi gerektiğine inandığını belirtti.

Griffen daha sonra mevcut durumu değerlendirdi ve şunları söyledi: “Birçok ülkede sosyal medya ve genel olarak çevrimiçi medya, eleştirel ifadeler barındıran siyasi seslerin güvenli sığınağı oldu. Türkiye hükümetinin bu son yasası, dünya çapında da gördüğümüz bir eğilimi yansıtıyor. Hükümetler, ana akım basını kontrol etmek için ne yaparlarsa yapsınlar, yine de eleştiriler ve çevrimiçi eleştirel haberler olacağı gerçeğinden rahatsız oluyorlar.”

Griffen, IPI’ın bu yasayı Türkiye’de eleştirel ve siyasi söylem için son özgür alanlardan birini kapatmak için açık bir çaba olarak gördüğünü vurguladı. Sosyal medya platformlarına yönelik büyük cezaların ve aşırı baskının, bu sosyal medya şirketlerini hükümetin kısıtlayıcı ifade özgürlüğü anlayışına uymaya zorlamak için bir tür şantaj olduğunun altını çizdi.

IPI Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı Kızılkaya, yeni sosyal medya düzenlemesinin Türkiye’de gazeteciliği susturma çabasının bir parçası olduğunu ekledi.

Alman Parlamento üyesi Lagodinsky’e AB düzeyinde konuyla ilgili tartışmalar sorulduğunda, Türk yetkililerle görüşülmesi gereken çok fazla sayıda sorunlu konu olduğunu kaydetti.

Lagodinsky ayrıca Türk yasası ile muadili görülen NetzDG olarak bilinen sosyal medya platformlarını düzenleyen Alman yasası arasında net bir ayrım yapmaya çalıştı. NetzDG’nin Türk hukukundan farklı olarak, sosyal medyadaki nefret söylemi ve dezenformasyonla ilgili gerçek endişelerden kaynaklandığını ve Türk versiyonunun aksine gazetecilerin işleriyle ilgili içeriklerin özellikle kapsamın dışında bırakıldığını belirtti.

Lagodinsky ayrıca, yeni sosyal medya yasasının Almanya’nın AB başkanlığı döneminde bir konu olacağına dair şüphelerini dile getirdi. AB’nin şu an Doğu Akdeniz’deki jeopolitik duruma odaklandığını ve “Petrol ve doğalgaz için mücadele, özgürlük ve sivil toplum için savaşmaktan daha önemli görünüyor,” dedi.

Griffen, son derece zorlu bir süreç olmasına rağmen sivil toplum gruplarının fark yaratabileceğine inandığını vurgulayarak, Türkiye’de temel haklar için mücadelenin devam etmesi gerektiğini vurguladı.

“IPI’daki işimizin bir kısmı, siyasi kurumları Türkiye’den umutlarını kesmemeye ikna etmek ve Türkiye demokrasisini kurtarılmaya değer olduğunu göstermektir. IPI daha da ileriye bakarak daha özgür bir medya ortamının temelini atmak için ayrıca çalışıyor. Türkiye’nin otoriter bir devlet olacağını öylece kabul etmeyeceğiz, bunun yerine uğruna savaşılacak bir ortam olduğunu göstermeliyiz. Göndermek istediğimiz mesajlardan en önemlisi: Umut henüz kaybolmadı,” dedi Griffen.

Webinar, IPI’ın Türkiye Ulusal Komitesi tarafından başlatılan yeni webinar serisinin dördüncü bölümüdür. İlk 3 web seminerine buradan ulaşabilirsiniz.