Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) geçtiğimiz günlerde “Pandeminin Gölgesinde Gazetecilik: Türkiye” adlı yeni bir video röportaj serisi başlattı. Pandeminin Türkiye’deki gazetecilik üzerindeki etkisine ilişkin önde gelen gazeteciler ve medya uzmanlarıyla bir dizi röportajın yer aldığı proje, IPI Türkiye Ulusal Komitesi tarafından yürütülüyor.

Serinin ikinci röportajı bağımsız internet gazetesi T24’ün kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın ile gerçekleştirildi. 2009 yılında kurulan T24, Akın’a göre Türkiye’nin en geniş yazar ve analist kitlesine sahip. Doğan Akın daha önce Cumhuriyet ve hükümet yanlısı Demirören Holding’e satılmadan önce bir dönemin en çok satılan gazetelerinden Milliyet’te çalıştı.

“Pandemi çalışma koşulları için yeni ilhamlar verdi”

Röportajda, pandemi döneminde internet bazlı bir haber sitesi olarak T24’ün karşılaştığı zorluklar ve bu dönemin getirdiği bazı avantajlardan bahsediliyor. Akın, değişen çalışma koşullarından ve bu dönemde özellikle T24’ün nasıl etkilendiğinden bahsetti. T24 ofisinin Mart 2020’den beri kullanılmadığını kaydeden Akın, mesai ritmi, imkanlar ve çalışma usullerinde ciddi bir değişiklik olmadığını, yeni uzaktan çalışma koşullarının aksine artısı olduğunu söyledi. Akın, “En önemli yansıması bu stüdyoda yaptığımız programların aksaması oldu. Ama artısı da şu oldu, evden çalışma konusunda yeni kadrolar açmak için bize ilham verdi,” dedi.

Akın, bağımsız basın kuruluşları ile ana akım medya arasındaki COVID-19 haberlerindeki  farklılıklara da dikkat çekti. Akın, “Çok uzun süre salgınla ilgili Sağlık Bakanlığı dışında başka bir bilgi kaynağı yoktu … Ana akım medyanın aksine, T24 olarak tabip odalarından açıklamalara ve raporlara mutlaka manşetlerimizde yer verdik,” dedi.

Daha önce de Gezi Parkı protestoları gibi kriz dönemlerinde gözlemledikleri trafik artışının salgın döneminde de yaşandığından bahseden Akın, “Bu dönem bize doğru medya kuruluşlarının ne kadar hayati olduğunu biraz daha gösterdi,” dedi.

Sansür, bilgiye erişim ve manipülasyon

“Türkiye’de gazeteciler için resmi kaynaklara ulaşmak her zaman zor olmuştur. Bu geleneksel olarak böyledir çünkü yetkililer subjektif veya özel bir şey istiyormuşsunuz gibi davranır,” diyen Akın, bu kriz döneminde birincil ve güvenilir bilgi kaynağı olan doktor ve tabip odalarının öneminin altını çizdi. Akın, bakanlık yetkililerinden yayınlarda maddi hataları düzeltmek için aldığı birkaç telefon dışında, T24’ün koronavirüs salgınıyla ilgili haberlerine özel bir sansürün uygulanmadığı da belirtti.

Yetkililerin açıkladığı resmi istatistiklerde herhangi bir manipülasyon görüp görmedikleri sorulduğunda Akın, istatistiklerdeki tutarsızlığın bir noktada ortaya çıktığını söyledi. Akın, T24’ün konu yanlış veya manipülatif bilgiye geldiği zaman yayın politikasında “yanlış olacağına eksik olsun” yaklaşımı olduğunu söyledi.

Hükümet yanlısı medyanın pandemi sırasında da yanlı konumunu koruduğunu söyledi ve ekledi: “Haber çarpıtma, haber saklama, [bağımsız kaynakları] yok sayma ve propagandası yapma COVID-19’a özgü icraatı değil bizim ana akım medyamızın.”

Video serisi hakkında:

Bu serideki röportajlar, koronavirüs salgınının Türkiye’de bağımsız ve kaliteli gazeteciliğe etkisi, gazetecilerin çalışma koşullarına odaklanıyor. Türkiye’deki çeşitli bağımsız medya kuruluşlarından yöneticiler ve editörler, pandeminin sahadaki çalışmalara etkisini ve bununla birlikte gelen zorlukların üstesinden gelmek için neler yaptıklarına dair birinci ağızdan tecrübelerini paylaşıyorlar. Türkçe yapılan video röportajları, Türkçe ve İngilizce yayınlanacak raporlar takip edecek.

“Pandeminin Gölgesinde Gazetecilik: Türkiye”, IPI Türkiye Ulusal Komitesi tarafından hazırlanıyor.

Serinin ilk video röportajına buradan ulaşabilirsiniz.