Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve diğer basın ve ifade özgürlüğü gruplarının bir araya gelerek başlattığı, Türkiye’de bağımsız gazetelere uluslararası dayanışma ve destek sağlamayı amaçlayan  I Subscribe abonelik kampanyasının ikinci ayağı Evrensel ve BirGün gazeteleri ile devam ediyor. İlk olarak Cumhuriyet gazetesi ile 2018 Haziran’da başlayan I Subscribe kampanyasına İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Karşıyaka Belediyesi tarafından 2018 Basın Özgürlüğü Ödülü verildi.

BirGün gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Berkant Gültekin, kampanyanın ve uluslararası dayanışmanın önemi IPI için yazdı.


Halkın gazetesi BirGün, yayın hayatına 14 Nisan 2004’te başladı. Bağımsız gazeteciliği temel ilke olarak kabul eden gazetemiz, ne kuruluşunda ne de devam eden süreçlerde herhangi bir sermaye grubunun desteğini almadı. Sahibimiz BirGün Yayıncılık ve İletişim Ticaret AŞ olup, kuruluş aşamasındaki sermayemiz 3 bin gönüllü destekçiden toplanan paralarla oluşturuldu.

BirGün 14 yılı aşkın yayın hayatı boyunca kuruluş ilkelerine sadık kalarak; halkın çıkarlarını ön planda tuttu ve bağımsız gazetecilik anlayışından taviz vermedi. Bu yayın politikası, 2013 yılının Haziran ayında başlayan Gezi İsyanı sırasında toplumun geniş kesimlerinin yoğun teveccühü ile karşılaştı. BirGün, isyanla birlikte oluşan farkındalıkla okur sayısını dikkat çekici biçimde artırdı. Bu süreçte günlük gazete satışında dikkate değer bir sıçrama yakalayan gazetemiz, sosyal medyada da yoğun ilgi gördü.

BirGün yıllar boyu yaptığı haberlerle gerçeklerin sesi ve doğru bilgiye ulaşmanın en güvenilir adreslerinden biri oldu. Kimi zaman manşetleri kimi zaman da haberleriyle ülke gündemini belirledi. 12 Mart 2016’da Konya’nın Karaman ilçesinde bulunan dini bir tarikata ait yurtta 45 öğrencinin tecavüze uğraması haberi, BirGün’ün ortaya çıkardığı sarsıcı gerçeklerden biriydi. Haber, Türkiye’nin yanı sıra, başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli coğrafyalarında da haftalarca tartışıldı, konuşuldu. Skandal, her ne kadar bir kişinin işlediği suç olarak kabul edilip konuyla ilgili sistematik bir yargılama yapılmadıysa da, çabalarımız ülkede çocukların yaşadığı problemler ve çocuk haklarına yönelik bir kamuoyu duyarlılığının yaratılmasına katkıda bulundu. Yanı sıra Diyanet’in “Babanın öz kızına şehvet duyması haram değil” fetvası, IŞİD militanlarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına sağlık hizmeti almaları için verilen Yeşil Kart’a sahip olması gibi sansasyonel haberlerin altında da yine BirGün’ün imzası vardı.

Gazetemiz siyasetten ekonomiye, eğitimden sağlığa, kent-çevre talanından insan haklarına kadar farklı alanlarda saklı tutulmaya çalışılanları, halkın haber alma hakkı doğrultusunda sayfalarına taşımaya devam ediyor. Elbette medyanın %90’ının patronaj ilişkileri nedeniyle doğrudan iktidar tarafından kontrol edildiği bir yerde, BirGün’ün hikâyesi yalnızca gazetecilikle sınırlı kalmıyor. Dünyada baskıcı yönetimlerin hüküm sürdüğü pek çok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de gazetecilik faaliyeti siyasi iktidarın güçlü saldırıları altında yürütülüyor. Gazetemize yönelik bu saldırılarda ‘hukuk davaları’ başı çekiyor. Hükümetin despot yüzünün son yıllarda iyiden iyiye görünür olmasıyla birlikte, BirGün, yaptığı haberler nedeniyle yüzlerce davanın muhatabı oldu. Ne yazık ki bu davalara bakan mahkemeler, bağımsız ve tarafsız değildi. Türkiye’de yargı sisteminin anahtarı olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kontrolü hükümetin elinde olduğundan, davalara bakan mahkeme heyetleri de rejimin etki alanının dışında kalamıyor. Dolayısıyla gazetemiz haklı olduğu davaların pek çoğunu kaybetti. Bunun sonucunda çalışanlarımız hapis cezaları alırken, gazetemiz de yüzbinlerce liralık tazminatlara mahkûm edildi. Amaç bizi ekonomik olarak çıkmaza sokarak yayın hayatımızı sürdürmemizi engellemekti.

Dava bombardımanı bugün de devam ediyor. BirGün, yaptığı habercilik nedeniyle hâlâ iktidarın medya alanındaki en önemli hedeflerinden biri konumunda. Rejim, barışçıl ve demokratik yöntemlerle mücadele verenler de dahil ülkedeki tüm muhalif unsurları “terörist” torbasına atmayı tercih ediyor. Gazetemiz de sık sık gerek hükümet üyeleri gerekse de hükümete yakın gazeteler tarafından bu iftiralarla marjinalize edilmek isteniyor.

Türkiye’de gazetecilik yukarıda sözünü ettiğimiz siyasi nedenlerle oldukça güç yapılan bir iş durumunda. Ne var ki ülkede gazeteciliğin tek problemi siyasi baskılar değil. BirGün gibi arkasında hiçbir sermaye grubu olmadan bağımsız gazetecilik faaliyeti yürüten medya organlarının en büyük sıkıntılarından biri de mali engeller oluyor. Yıllardır oldukça zor şartlar altında yürütülen bağımsız gazeteciliği bugün de ekonomik kriz ve buna bağlı olarak gelişen kâğıt zamları köşeye sıkıştırıyor. Türkiye aslında önceden SEKA adında bir kâğıt fabrikasına sahipti. Ancak AKP iktidarı SEKA’yı özelleştirerek Türkiye’yi kâğıtta ithalata bağımlı bir ülke haline getirdiğinden, günümüzde gazetelerin kâğıda ulaşımı da döviz kuruna endeksli vaziyette. Son zamanlarda Türk Lirası’nın ABD Doları ve Euro karşısındaki büyük değer kaybı, özellikle bağımsız gazeteleri de ekonomik açıdan hayli zor duruma soktu. BirGün olarak biz de, bu gelişmelerin sonucunda fiyatımıza %25 oranında zam yaparak, 2 TL olan fiyatımızı 2,5 TL’ye çıkarmak mecburiyetinde kaldık. Bu zam, kâğıtta dışa bağımlı bir ülkede yapılan bağımsız gazeteciliğin bedeliydi.

Gazetemiz BirGün, yıllarca her türlü zorluğa karşı okuruna sırtını dayamaktan başka hiçbir yolu tercih etmedi. Bu tercih, herhangi bir sermaye grubunun boyunduruğuna girmeden bağımsız gazeteciliği sürdürmenin yegâne koşuluydu. 2 yıl önce başlatılan dijital üyelik kampanyası da bu iddia doğrultusunda hayata geçirildi. 14 yıldır BirGün’ü yüz üstü bırakmayan okurumuz, üyelik kampanyasında da gazeteye sahip çıktı. Binlerce okur, internet üzerinden üye olarak gazetemizi yaşatmak için sorumluluk aldı. Kampanya şimdiye değin BirGün’e sağladığı gelirle yayıncılık faaliyetimizi devam ettirmemiz konusunda kıymetli bir katkı yaptı.

Bugün de IPI’ın bağımsız gazetelere destek olmak amacıyla başlatmış olduğu bağış kampanyasını son derece önemli buluyoruz. Yıllardır okurundan başka hiçbir güce güvenmeyen bir gazete olarak, bu çabamızın yalnızca Türkiyeli okurlar tarafından değil dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan ve bağımsız gazeteciliğe destek vermek isteyen insanlar tarafından da teşvik edilmesi bizim için oldukça değerli. Kuşkusuz IPI’ın #Isubscribe kampanyası, kaliteli haberciliği sürdürmemizde bize büyük bir katkı ve haberlerimizi İngilizce olarak yayınladığımız BirGün Daily’i geliştirme konusunda da bize ekstra motivasyon kazandıracaktır.

#Isubscribe kampanyasına destek olarak BirGün’le dayanışma göstermek isteyen herkese şimdiden teşekkürlerimizi sunuyoruz. Siz destekçilerimizden aldığımız güçle, doğruları yazma konusundaki ısrarımızı sürdüreceğiz.

Yazıda yer alan görüşler yazara aittir.