IPI Özgür Sohbetler: Türkiye podcast serisinin on yedinci bölümü yayında!

Özgür Sohbetler’in on yedinci bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, BirGün Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Berkant Gültekin ile medyanın dijitalleşme sürecini, dijital medyanın yükselişiyle birlikte bağımsız habercilikte okur desteğine dayanan “abonelik modelini” ve demokrasi ile ilişkisi üzerine konuştu.

 

Aynı zamanda bu platformlarda:

 

Gültekin, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı döneminde siyasi bir araca dönüşen pek çok devlet kurumuna örnek Basın İlan Kurumu’nun (BİK) bu yöndeki değişiminden bahsederek, BİK’in BirGün dahil pek çok gazeteye düzenli olarak uyguladığı ilan kesme cezalarının eleştirel medya için ciddi ekonomik zorluklar yarattığını söyledi. Yapılan haberlerde ismi geçen şahısların BİK’e ihbarda bulunmasının ardından, ilan kesme cezasıyla karşılaştıklarını belirten Gültekin, bu cezaların gazeteler için ciddi bir gelir kaybına yol açtığını dile getirdi. Gültekin, kaynaklara dayanan bu haberlerin teyit edildikten sonra gazetede yayımlandığını, dolayısıyla bu ihbarların ve akabinde gelen ilan kesme cezalarının BirGün’ün gazetecilik faaliyetinin cezalandırılması olduğunu ifade etti.

2013’teki Gezi Parkı eylemleri sırasında, halkın, iktidara yakın medya kanallarından doğru bilgiyi alamamasıyla birlikte BirGün’e yöneldiğini ve böylece BirGün gazetesinin tirajlarının arttığını söyleyen Gültekin, bunun BirGün gazetesi için bir dönüm noktası olduğunun altını çiziyor.

Gültekin, global anlamda medyanın ilerlediği yönün dijitalleşme olduğunu, aynı sürecin Türkiye’de 2012 senesinden bu yana ivme kazanmaya başladığını ve bu sürecin doğal bir sonucu olarak basılı gazete satışlarının düştüğünü de dile getirdi.

BirGün gazetesinin, devlet tarafından çok ciddi bir baskıya maruz bırakıldığını vurgulayan Gültekin, yaptıkları doğru ve bağımsız gazeteciliğe devam edebilmek için kendi kaynaklarını yaratmak zorunda olduklarını söylüyor. Herhangi bir sermaye grubuna bağlı olmayan BirGün’ün ekonomik kaynaklarının da bağımsız olması gerektiğini, bu nedenle toplumdan aldığı güçle yayıncılık faaliyetine devam etmesi gerektiğini vurguluyor.

Bağımsız medyanın demokrasiler için vazgeçilmez öneminin altını çizen Gültekin, doğru bilgi akışı olmazsa, toplumsal şartların demokrasinin sürdürülebilmesi için yetersiz kalacağından bahsediyor. BirGün gazetesi olarak, haberi bir meta olarak görmediklerini, haberin kamusal bir değer, ve temel bir hak olduğunu düşündüklerini, dolayısıyla haberi satmak için değil toplum yararı için ürettiklerini ifade eden Gültekin, bağımsız ekonomik kaynakların kapitalist toplumlarda ayakta kalmanın en önemli koşullarından olduğunu ve bu yüzden okurdan destek beklediklerini söylüyor.

Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:

  • BİK’in bir cezai yaptırım mekanizması olarak eleştirel medya üzerindeki baskısı
  • Türkiye medyasında dijitalleşme süreci ve kağıt baskıya etkisi
  • Sürdürülebilir bağımsız gazetecilik için abonelik modeli
  • BirGün’ün abonelik kampanyası ve okurun desteği
  • Bağımsız gazeteciliğin demokrasi için önemi

Berkant Gültekin ile bölümden öne çıkanlar:

  • “Hem karantina koşulları hem de dijitalleşmenin ortaya çıkması yayıncılık faaliyetini ciddi biçimde etkiliyor ve dijitalleşmenin medyayı domine etmesi kâğıt baskıyı arka plana itiyor.”
  • “Herhangi bir dış sermaye olmadan, herhangi bir holding tarafından beslenmeden ayakta kalabilmek için tek çare toplumun, okuyucunun teveccühüne mazhar olmaktır.”
  • “Ülkede demokratik kanalların gelişmesi, gerçek bir demokrasi ortamının yeşermesi için yayıncılık yapıyoruz.”
  • “Medya olmadan, topluma sağlıklı bilgi akışı olmadan, bilgi kanalları gelişmeden doğru bir demokrasinin gelişmesi mümkün değil.”
  • “Kaliteli haber almak için kaliteli yayın organlarının sayısının çoğalması gerekiyor. Bu da toplumsal bir farkındalığın artmasına bağlı; toplumun, okuyucunun taşın altına elini koymasıyla alakalı.”